19 Ağustos 2022 Cuma

Publius Terentius - Lâtin Komedyaları 3 (Hadım Ağası - Phormio - Kendinin Celladı) (Lâtince Asllarından Çeviren: Furkan Akderin)


Hadım Ağası:
*
''İçinde akıl olmayan bir işte akıllıca davranamazsın. Aşk da böyledir.'' (Sayfa: 9)
*
Phormio:
*
''Dünya böyle işte.! Zenginlerin parası yetmiyormuş gibi bir de bizim gibi adamların elindeki paralara göz dikerler.'' (Sayfa: 60)
*
Kendinin Celladı:
*
''İnsana ait hiçbir şey bana yabancı değildir.'' (Sayfa: 111)
*
''..insan bir kere kötü bir işe bulaştı mı, bu hep böyle gider. Başka insanların yaşamına bakarak kendimize dersler çıkarmalıyız.'' (Sayfa: 116)
*
''Şu babalar oğullarına ne kadar haksızlık yapıyorlar. Onlara kalsa daha bebeklikten itibaren yaşlı gibi yaşamamız gerekiyor. Eskiden kendilerinin nasıl davrandıklarını unutuyorlar. İleride benim oğlum olduğu zaman ona istediği gibi yaşamak fırsatı vereceğim. Ben babam gibi davranmam. O, başkalarını göstererek, asıl kendi ahlak anlayışını bana dayatmak ister. Ama birazcık fazla içsin, bakın işte o zaman neler anlatır. Gençliğinde şunu yapmış bunu yapmış, bir sürü şey..'' (Sayfa: 116-117)
*
''Bir oğlun babasıyla arasının iyi olması gerekir, ona dilediği gibi her şeyi anlatabilmesi iyi bir şeydir, bir sıkıntısı olduğunda başkalarına değil de babasına gelmelidir.'' (Sayfa: 151)
*
KLITOPHO: Tanrılar öldürseler de beni, kurtulsam
KHREMES: Önce yaşamanın ne demek olduğunu öğren. Beğenmezsen ölmeyi isteyebilirsin. (Sayfa: 153)
*
''İnsan ölmeyip yaşadığı sürece umudu vardır.'' (Sayfa: 154)

Upanishadlar (Sanskrit Aslından Çeviren: Korhan Kaya)


Upanishadlar Üzerine:
*
''Upanishadlar, eski Hintlilerin yaşamı ve ölümü, ölümden sonrasını, tanrıyı ve evreni açıklamaya çalıştıkları, bu bağlamda birçok soruna el attıkları felsefe ve teoloji metinleridir. Bunlar Hindistan'da izleyen dönemdeki bütün düşünce akımlarına kaynaklık etmiş birikimlerdir. Ünü Hindistan dışına da çıkmış, Batı felsefesinde de büyük etkileri olmuştur. Bu metinler felsefe tarihi, bilim tarihi ve ilahiyat yönünden öylesine önemlidirler ki Upanishadlar olmaksızın bu bilim dallarında çalışma yapmak çok büyük bir eksiklik yaratır.
Upanishadlar tanrı, tanrının doğası, evren, yaşam, ölüm, ölümden sonrası, yeniden doğuş ve kurtuluş konularında bilgiler içerir. Bu bilgilerin gizli olduğu ve herkese öğretilmemesi gerektiği vurgulanır. Bunun yanı sıra vücut organları, vücuttaki damarlar, rüyalı ve rüyasız uyku durumu, güneş ve ayın rolleri ve birtakım etimolojik bilgiler gibi, birçok bilgiler de konu edilir. Upanishadlarda Veda tanrılarına sunulmuş ilahilerin ve Brahmanaların kurbancılığının izleri bulunur. Ancak, Brahman egemenliğine bir tepki olarak çıkmış olan materyalistlerin de etkisi vardır. Nitekim Uddalaka Aruni ya da Yacnavalkya gibi birtakım filozoflar deneysel metotlar kullanmaya kalkışmışlardır. Upanishadlarla ilk dönem Budizmi arasında da bir ilişki, bir etkileşim söz konusudur.'' (Sayfa: VII)

*
''İşte insan düşüncesinin en yüce ürünü.''
*
Arthur Schopenhauer
*
''Vedalardan Brahmanalara, oradan Upanishadlara evrilen dinsel düşüncenin nasıl değişimlere uğrayarak günümüz Hindu dünyasını yarattığını kavrayan bir kimse, bunun benzerlerinin başka dinsel düşüncelerde de başka türlü evrimlerle olabileceğini kavrayabilecektir.'' (Sayfa: VIII)
*
''Schopenhauer Upanishadlar için şöyle demiştir: ''Bu, dünyadaki en iç rahatlatıcı ve insanı yücelten eser olsa gerek. Yaşamımın tesellisi o oldu, ölümümün de o olacak.'' (Sayfa: IX)
*
''Upanishadlar, kendisinden önce var olan Vedalardan ve Brahmanalardan izler taşır.'' (Sayfa: IX)
*
''Bir diğer kayda değer nokta da Brahmanların kayıtsız şartsız egemen oldukları bir toplumda bu gizli öğretileri zaman zaman asker sınıfından (Kshatriya) bir kimsenin din adamı sınıfından (Brahman) olanlara vermesidir. Daha sonra ortaya çıkacak olan Caynizm ve Budizm dinlerinin kurucuları Vardhamana (Mahavira) ve Siddhartha Gautama Buddha'nın da asker sınıfından oldukları düşünülecek olursa, toplumdaki sınıfsal değerler arasında önemli bir yer değiştirme hali oluştuğu anlaşılacaktır. (..) Upanishadlarda, Gargi gibi, kadın filozoflar da vardır.'' (Sayfa: X)
*
''Upanishad sözcüğü 'upa' ve 'ni' sözcüklerine 'sad' eyleminin eklenmesiyle oluşturulmuştur ve ''bir kimsenin yakınına yahut dizinin dibine oturmak'' anlamına gelir. Nitekim hoca kendisinden öğrenim almak isteyene ''Git kandilini al gel, sana öğreteceğim'' diyerek onu öğrenciliğe kabul eder. (..) ..Saryakama gibi babası, soyu sopu belli olmayan çocukların da öğrenime kabul edildiklerini düşünürsek, Brahmanlığın yükseliş döneminin sona erdiği ve bir iniş dönemine geçtiği kanaatine varırız.
*
DİPNOT: Bu Saryakama öyküsü Rabindranath Tagore tarafından Meyva Zamanı adlı eserde yeniden anlatılmıştır. (Sayfa: X-XI)
*
''Upanishadlarda hem cennete benzer başka dünyalardan söz edilir, hem de ruh göçünden. Kişi cenaze ateşinin dumanıyla göğe yükselir, ay dünyasına kadar gider ve sonra oradan tekrar yeryüzüne gelir. Upanishadlarda daha uzun olarak anlatılan bu açıklamalar, sonraki Hindu inanışındaki ruh göçü olayının temellerini oluşturur.'' (Sayfa: XI)
*
''Upanishadlarda en yüce varlık Brahma ile her canlının içinde bulunan Atman aynı varlıktır.'' (Sayfa: XII)
*
''Upanishadlardaki öğretiye göre en yüce amaç, Brahma ile bir olmaktır. Bu da bilgisizliğin yenilmesiyle olur. Bu yüce amaca ulaşmak için iyi-kötü her türlü işi bırakmak gerekmektedir. Bunun için kurban sunmak ya da çilecilik yapmak da hiçbir işe yaramaz; bunlar sadece yeniden doğuşlara neden olur. İnsanlar bu bilgiyi edinebilmek için bunu öğretene müthiş hediyeler verirler.'' (Sayfa: XIII)
*
Korhan Kaya, Ankara, 2008
*
Birinci Adhyaya:


Birinci Adhyaya:
*
Om.! Şafak kurban atının başıdır; güneş gözü, rüzgâr soluğu, Vaişvanara ağzıdır. Yıl kurban atının bedenidir; gök arkası, hava karnı, yeryüzü karın altıdır. Yönler böğürleri, ara yönler kaburga kemikleri, mevsimler organları, aylar ve yarım aylar eklemleridir. Günler ve geceler bacakları, yıldızlar kemikleri, bulutlar etleridir. Kum, onun midesindeki yemektir, nehirler bağırsaklardır. Dağlar, karaciğer ve akciğerleridir. Ağaçlar ve bitkiler yeleleridir. Doğu onun ön kısmı, batı onun arka kısmıdır. Kişnediğinde ışık saçar, şaha kalktığında yıldırımlar çakar. İşediğinde yağmur yağar. Çıkan bütün sesler onun sesidir.
Attan önce doğan ve bir altın kurban kabı gibi olan gün Mahiman (büyüklük) diye adlandırılır. Onun yeri doğu denizindedir. Attan sonra doğan ve bir gümüş kurban kabı gibi olan gece de Mahiman diye adlandırılır. Onun yeri de batı denizindedir. Doğrusu bu ikisi atın iki yanında iki kurban kabı gibi doğarlar. O bir küheylan olarak tanrıları taşıdı; aygır olarak Gandharvaları, hızlı koşucu olarak ifritleri, at olarak insanları taşıdı.Deniz onun akrabası, onun doğum yeridir.
*
Başlangıçta hiçbir şey yoktu. Her şey ölümle, açlıkla örtülmüştü, çünkü açlık ölümdür. Sonra o düşündü: ''Bir beden edineyim.'' Sonra o tapınmaya başladı. Bu tapınmadan su ortaya çıktı. ''Tapınırken zevk aldım'' diye düşündü. O yüzden parlaklıkla ilgili olana Arka denir. Parlaklıkla ilgili olana Arka dendiğini bilen mutlu olur.
Su Arka'dır. Suyun sertleşen köpüğü yeryüzünü oluşturdu. Yeryüzünde ölüm kendine eziyet etti. O çile çekip eziyet ederken onun ısısından ve özünden ateş çıktı.
O kendini üçe böldü: Agni (ateş), Aditya (güneş) ve Vayu (hava). Yaşam soluğunu (Prana) da üçe böldü. Doğu yönü onun başıdır. Kuzeydoğu ve güneydoğu onun ön kısımlarıdır. Batı yönü onun kuyruğudur. Kuzeybatı ve güneybatı arka kısımlarıdır. Kuzey ve güney böğürleri, gökyüzü sırtıdır. Hava karnı, yer göğsüdür. O, sularda sağlam bir şekilde durur. Bunu bilen de nereye gitse orada sağlam kalır.
O ''ikinci bir ben edinmek istedi. O (açlık ve ölüm) akıl aracılığıyla sözle (Vaç) birleşti. Sonra tohum yıl oldu. Bundan önce yıl yoktu. O (Vaç) yıl boyunca giden zamanı doğurdu. Sonra onu uzun zamanlar olarak çıkardı. O çıkınca Ölüm ağzını açtı. ''Bhan.!'' diye bağırdı. Bu söz oldu.
O kendi kendine düşündü: ''Eğer ona karşı çıkarsam çok az yiyecek bulurum.'' O yüzden o sözle ve bedenle birlikte var olan her şeyi ortaya çıkardı; Rigleri, Yacusları, Samanları, şiir ölçülerini, kurbanları, insanları ve sığırları. O bunları ortaya çıkartınca yemeye de başladı. Doğrusu o her şeyi yedi. Bu Aditi'nin aditi-doğasıdır. Aditi'nin (sonsuzluk) aditi-doğasını bilen her şeyin yiyicisi olur; her şey ona besin olur.
O istedi: ''Tekrar büyük bir kurban sunayım.'' Kendine eziyet etti. Çile doldurdu. O kendine eziyet edip çile doldurunca ortaya güç ve görkem çıktı. Güç ve görkem yaşam soluklarıdır. O yüzden, yaşam solukları gittiğinde beden büyüdü, akıl da bedende yerini aldı.
O ''benim bedenim kurbana uygun olsun, onunla kendime benlik bulayım'' istedi. Sonra o at oldu, çünkü büyümüştü. ''O kurbana uygun olsun'' diye düşündü. O yüzden at kurban törenine Aşvamedha adı verilir. Bunu böyle bilen Aşvamedha'yı bilmiş olur. Sonra atı sınırsızca serbest bıraktı. Bir yıl sonra onu kendisi için kurban etti. Diğer hayvanları, tanrılara sunulmaktan kurtardı. O nedenle kurbancı kurbanı, bütün tanrıları temsilen Pracapati'ye sunar. Doğrusu bu ışık saçan güneş Aşvamedha'dır; yıl da onun bedenidir. Agni kurban ateşidir (arka). Dünyalar onun bedenleridir. Bu ikisi, arka kurban ateşi ve Aşvamedha töreni bir tanrıdır, yani Ölüm. Bunu bilen ölüme üstün gelir, ölüm ona erişemez; ölüm onun özü olur, o bu tanrılardan biri haline gelir. (Sayfa: 3-5)
*
''Başlangıçta bu dünya insan (Prusha) biçimindeki öz (Atman) idi. Etrafına baktı, kendinden başka kimseyi göremedi. İlk kez, '2Bu benim'' dedi. Buradan ''ben'' adı doğdu. İşte bu yüzden bugün bile birisi önce ''ben'' der, sonra sahip olduğu adı söyler.'' (Sayfa: 9)
*
''O korktu. O yüzden yalnız olan korkar. Sonra şöyle düşündü: ''Madem yalnızım neden korkayım ki.?'' O zaman korkusu geçti, çünkü korkacak ne vardı ki.? Bir ikinci olursa korku olurdu.
Ama hiç zevk almıyordu. O yüzden yalnız olan zevk almaz. Bir ikinci olsun istedi. Erkeği ve kadını kapsayacak kadar genişti. Yere düşüp (pat) kendini ikiye böldü. Böylece koca (pati) ve karı (patni) ortaya çıktı. O nedenle Yacnavalka'nın dediği söz doğrudur: ''Kişi bir bütünün yarısı gibidir.'' Bu yüzden bu boşluk kadın tarafından doldurulur. Erkek onunla birleşti ve insanlar ortaya çıktı.'' (Sayfa: 10)
*
''Erkek bildi: ''Ben yaratılışım, çünkü her şey benden türedi.'' (..) Tohumdan yarattığı nemli olan ne varsa o Soma'dır.'' (Sayfa: 10)
*
''O (Brahma) tıpkı usturanın kınına, ateşin ateş deliğine girmesi gibi tırnak ucu dahil her yere girmiştir. O, tamam olmadığından, görülmez. Soluk alırken adı soluk olur, konuşurken adı söz olur, görürken göz, duyarken kulak, düşünürken akıl olur; bunlar onun sadece hareketlerden aldığı adlardır. Bir kimse bunlardan sadece birini yüceltiyorsa onu bilmiyor demektir. Çünkü o bunlardan ayrıdır. İnsan ona Atman olarak tapınmalıdır, çünkü onların hepsi Atman'da bir olurlar. Bu Atman her şey için bir izdir, çünkü her şey onunla bilinir olur. Kişi de aradığını ayak izlerini takip ederek bulur.'' (Sayfa: 11)
*
''Her kim ''Ben Brahma'yım.!'' derse ''her şey'' haline gelir. Tanrılar bile bunu engelleyemez, çünkü o kişi onların bile özü haline gelmiştir.'' (Sayfa: 11)
*
''Bu dünya Söz'dür; orta dünya Akıl'dır, göksel dünya Soluk'tur.
Bunlar üç Veda'dırlar. Rigveda Söz'dür, Yacurveda Akıl'dır, Samaveda Soluk'tur.
Bunlar tanrılar, atalar ve insanlardır. Tanrılar Söz'dür, Atalar Akıl, İnsanlar Soluk'tur.
Bunlar baba, anne ve çocukturlar. Baba Akıl'dır, anne Söz'dür, çocuk Soluk'tur.
Bunlar bilinen, bilinmesi gereken ve bilinmeyendirler.
Bilinen Söz'ün biçimidir, çünkü söz bilinir. Söz bu şekliyle insanlara yardım eder.'' (Sayfa: 15)
*
İkinci Adhyaya:
*
''Duyuları tutulmuş olan bu kişiye uyuyor denir. Soluk sınırlanır, ses sınırlanır, göz sınırlanır, kulak sınırlanır, akıl sınırlanır.
Ancak uykuya daldığında tüm dünyalar onundur. Kâh büyük bir kral olur, kâh büyük bir Brahman.! Yükselir, alçalır; büyük bir kral nasıl halkını toplayıp ülkesinin etrafında keyfince dolaşırsa, tıpkı bunun gibi, uyuyan kişi de duyularını toplayıp kendi bedeni etrafında dolaşır.
Uykuya daldığı ve bilinçsiz olduğu zaman, Hita denilen yetmiş iki bin damar, kalp zarına ve tüm bedene yayılır. Onlar sayesinde bedeni içinde oynar durur.'' (Sayfa: 22)
*
''Örümcek ağı örümcekten, küçük kıvılcımlar ateşten nasıl çıkarsa, bütün duyular, dünyalar, tanrılar, varlıklar da bu Öz'den öyle çıkarlar. Upanishad'ın gizli anlamı ''gerçeğin gerçeği''dir o yüzden. Duyu organları gerçektir, o da gerçeğin gerçeğidir.'' (Sayfa: 23)
*
''Bir tuz topağı suya atıldığında kaybolur ve artık geri alınamaz hale gelir; ancak suyun neresinden tadarsak tadalım tuzludur. İşte bu sınırsız, sonsuz ve bilgiden müteşekkil Varlık da böyledir.'' (Sayfa: 26)
*
Üçüncü Adhyaya:
*
''O açlık ve susuzluğun, kederin ve kuruntunun, yaşlılık ve ölümün ötesindedir. Bu özü bilen Brahmanlar oğul isteğini, zenginlik isteğini, dünyalar kazanma isteğini yenerler ve dilenci rahip olarak gezerler. Çünkü oğul isteği zenginlik isteğidir, zenginlik isteği dünyalar isteğidir; bunların her ikisi de istektir. O nedenle bir Brahman öğrenmeyi bırakmamalı, bir çocuk gibi yaşamayı istemelidir.'' (Sayfa: 37)
*
''O tüm varlıklarda barınır, tüm varlıklar içindedir, varlıklar onu bilmez, bedeni tüm varlıklardır, varlıkların içinden yönetir. O senin özündür, iç kontrol edendir, ölümsüzdür. Varlıklara saygı bu kadar; şimdi öze saygı.'' (Sayfa: 40)
*
''Ormandaki güçlü bir ağaç gibidir insan; saçları yapraklar, derisi de ağacın kabuğu gibidir. Kabuktan ağacın öz suyunun akması gibi derisinden kanı akar; ağaç kesilince ve insan da yaralanınca özsu ve kan oluk oluk akar. Et parçaları odun parçalarına benzer, lifler kaslar gibi güçlüdür; kemikler odun gibidir, odun özü de lenf gibidir. Fakat bir ağaç devrildiği zaman kökünden yenisi çıkar; bir insan öldüğünde ise o hangi kökten tekrar çıkabilir ki.? 'Meniden' demeyin, çünkü o yaşarken türetilen bir şeydir; ağaç ise, ölmüş bile olsa, saçılmış bir tohumdan tekrar büyüyebilir. Ancak ağaç kökünden sökülüp çıkartılırsa bir daha büyüyemez; bir insan öldüğünde o hangi kökten tekrar çıkabilir ki.? Bir kez doğdu mu bir daha doğmaz, onu tekrar kim yaratabilir ki.?'' (Sayfa: 47)
*
Dördüncü Adhyaya:
*
''Gerçek huzur, zevk ve mutluluk yoktur. Kişi huzuru, zevki, mutluluğu kendi yaratır.'' (Sayfa: 54)
*
''Kişi yaptıklarına ve davranışlarına göre belirlenir.'' (Sayfa: 59)
*
''Cehalete tapanlar kör karanlığa girerler; haz için bilgi edinenler ise daha da büyük karanlığa girerler.'' (Sayfa: 60)
*
''Söze bir süt ineğiymiş gibi saygı duymak gerekir. Onun dört memesi Svaha (selamlama), Vashat (sunum), Hanta (bağırış), Svadha (kutsama). Tanrılar Svaha ve Vashat'la, insanlar da Hanta ve Svadha ile geçinirler. Soluk onun boğası, akıl onun yavrusudur.'' (Sayfa: 69)
*
''Gerçek görüştür, görüş gerçektir. O nedenle iki kişi gelir, birisi ''ben gördüm'', öteki ''ben duydum'' derse bizim görene inanmamız gerekir.'' (Sayfa: 72)
*
Altıncı Adhyaya:
*
''Pracapati şöyle düşündü: ''Ona bir sağlam temel yapayım.'' Böylece o kadını yarattı. Yarattığı zaman onu değerce aşağı yaptı. O yüzden bir kimse kadını aşağı saymalı. O kendinden hayayı uzatıp çıkardı ki onunla kadını döller.'' (Sayfa: 82)
*
''Eğer kadın onun isteğine karşılık vermezse ona rüşvet vermek gerekir. Eğer hâlâ karşılık vermiyorsa onu sopayla yahut elle dövmeli, onu bastırarak şöyle demelidir: ''Gücümle ve görkemimle görkemini alırım.!'' Böylece o ayıplı duruma düşer..'' (Sayfa: 83)
*
''Sonra çocuğun kulağına eğilip üç kere, ''Konuş, konuş, konuş,'' der. Süt bal ve tereyağını karıştırıp saf altından bir kaşıkla çocuğunu besler. (..) Sonra ona, ''Sen Veda'sın'' diyerek bir ad verir. O onun gizli adı olur.'' (Sayfa: 86)
*
ÇHANDOGYA UPANİSHAD
*
Birinci Adhyaya:
*
''..''Bu dünyanın desteği nedir.?'' O dedi: ''Uzaydır.'' ''Her şey o uzay boşluğunda ortaya çıkar, sonra yine o boşlukta kaybolur; bu yüzden bu boşluk her şeyden büyüktür, boşluk nihai hedeftir.'' (Sayfa: 99)
*
İkinci Adhyaya:
*
''O bunlara da yoğunlaştı. Yoğunlaşılan bunlardan Om hecesi çıktı. Nasıl yapraklar dalda birleşirlerse sözler de Om hecesinde birleşirler. Om dünyadaki her şeydir. Om bu dünyadaki her şeydir.'' (Sayfa: 112)
*
Üçüncü Adhyaya:
*
''Güneşin güney ışınları onun güney petek hücreleridir. Yacur formülleri arılardır. Çiçek Yacurveda'dır. Ondan abıhayat damlar.'' (Sayfa: 114)
*
''Ortaya çıkmış her ne varsa hepsi de Gayatri şiir ölçüsüdür. Gayatri sözdür. Söz şarkı okur (gayati) ve tüm varlıkları korur (trayate).
Bu dünya neyse Gayatri de odur; Çünkü her ne varsa bunun üzerinde var olmuştur. Ondan öteye gitmez.'' (Sayfa: 118)
*
''Kalbimdeki öz, bir pirinç tanesinden, bir arpa tanesinden, bir hardal çekirdeğinden daha küçüktür. Kalbimdeki öz yeryüzünden, hava boşluğundan, gökyüzünden, bütün dünyalardan daha büyüktür. (..) ..kalbimde yer alan öz bu Brahma'dır. Bu dünyadan ayrıldığımda ona kavuşacağım. '' 8Sayfa: 120)
*
Beşinci Adhyaya:
*
''Parlayan gökyüzü bu evrensel Atman'ın başıdır. Güneş onun gözüdür. Rüzgâr onun soluğudur. Yaygın boşluk onun bedenidir. Su onun mesanesidir. Yeryüzü onun ayaklarıdır. Kurban sunma alanı onun göğsüdür. Kutsal çimler onun saçlarıdır. Garhapatya ateşi onun kalbidir. Anvaharyapaçana ateşi aklıdır. Ahavaniya ateşi ağzıdır.'' (Sayfa: 144)
*
Altıncı Adhyaya:
*
''Sonra babası ona dedi ki: ''Şvetaketu, oğlum.! Sen şimdi her şeyi öğrendiğini düşünerek gururlanıyorsun ama işitilmeden işitilen, düşünülmeden düşünülen, anlaşılmadan anlaşılan öğretiyi öğrendin mi.?'' ''O öğreti nedir efendim.?''
''Sevgili oğlum, tıpkı çamurdan yapılmış türlü türlü cisimler gibi, cisimlerin adları değişik değişik ama gerçek tek, sadece 'çamur'..'' (Sayfa: 147)
*
''Sevgili oğlum, insan on altı parçadan oluşur. On beş gün yemek yeme, istediğin kadar su iç. Yaşam soluğu sudan oluştuğu için su içilmezse soluk kesiliverir.
Sonra o on beş gün hiçbir şey yemedi. Sonra babasının yanına geldi ve ''Ne dememi istiyorsunuz efendim.?'' dedi. ''Evladım, Rig beyitlerini, Yacus formüllerini ve Saman şarkılarını söyle.'' ''Hiçbir şey hatırlamıyorum efendim.''
Sonra ona dedi ki: ''Sevgili oğlum, bir ateşböceği büyüklüğündeki kömürden nasıl gücünün üstünde bir ateş çıkmazsa, on altı parçandan on altıncısı çıkartıldığında Vedaları hatırlayamadın. Şimdi git yemek ye, o zaman dediğimi anlayacaksın.'' (Sayfa: 150)
*
''..''Oğlum, uyku durumunu anlatayım sana. Bir kimse uyuduğu zaman onun varlığa karıştığını söylerler. Kendi özüne karışır. O yüzden ona ''uyuyor'' derler, çünkü kendi özüne karışmıştır.
İple bağlı bir kuş ipinden ayrılıp nasıl özgürce her tarafa uçtuktan sonra dinlenmek için ipine geri dönerse, tıpkı bunun gibi, akıl da her tarafa uçuşur, dinlenecek bir yer bulamaz ve geri gelip solukta dinlenir. Çünkü, sevgili oğlum, akıl yaşam soluğuna bağlıdır.'' (Sayfa: 151)
*
''Şu Nyagrodha ağacından bir incir getir bana.'' ''Getirdim efendim.'' ''Onu ikiye böl.'' ''Böldüm efendim.'' ''İçinde ne görüyorsun.?'' ''Çok küçük tohumlar efendim.'' ''Sevgili oğlum, onlardan birini ikiye böl.'' ''Böldüm efendim.'' ''Ne görüyorsun orada.?'' ''Hiçbir şey efendim.''
Sonra o ona dedi ki: ''Sevgili oğlum, bu en ince özü görmüyorsun; inan bana oğlum, o en ince özden şu koca Nyagrodha ağacı meydana geldi.
Bu en güzel özdür. Tüm dünya bu öze sahiptir. O gerçektir. O Atman'dır. O sensin Şvetaketu.'' (Sayfa: 153-154)
*
Yedinci Adhyaya:
*
''Soylu efendim, ben Rigveda'yı, Yacurveda'yı, Samaveda'yı, Atharvaveda'yı, Tarihi ve Efsaneleri, Vedaların vedasını (gramer), Ruhları Yatıştırma bilgsini, Matematik'i, Kehanet bilgisini, Kronoloji'yi, Mantık'ı, Devlet İdaresi'ni, Tanrı bilgisini, Brahma bilgisini, Yöneticilik bilgisini, Astroloji'yi, Yılan Büyüsü bilgisini ve Güzel Sanatlar'ı bilirim.'' (Sayfa: 154)
*
''..insanlar içinden her kim büyüklük kazanırsa, o derin düşünce ödülünden bir parça kazanmış olur. Kavgacı, dedikoducu ve kıskanç olanlar ise küçük insanlardır. Derin düşünceyi yücelt.'' (Sayfa: 159)
*
''Bilen kişi ne ölümü görür, ne hastalığı ne de kederi,
Bilen kişi sadece Bütün'ü görür, Bütün'ü elde eder.'' (Sayfa: 166)
*
Sekizinci Adhyaya:
*
''En güzel özden yükselen kalbin kanalları kızıl, beyaz, mavi, sarı ve kırmızıdır, öyle derler. Aynı şekilde güneş de kızıl, beyaz, mavi, sarı ve kırmızıdır.'' (Sayfa: 171)
*
İŞA UOANİSHAD:
*
''Gerçeğin yüzü altın bir diskle kaplıdır. O halde ey Pushan, onu ortaya koy ki gerçeği seven ben onu görebileyim.'' (Sayfa: 182)
*
Pushan: Vedik bir güneş tanrısıdır. Niyet edip, adım atmaya karar verip, yola çıktığınızda, size o yolculuğu güvenli hale getiren, sizi koruyan bir tanrıdır Pushan. Yolculukların ve yolların tanrısı ve gezginlerin koruyucusu olarak kabul edilir.
*
İkinci Khanda:
*
''Ben ''iyi biliyorum'' diye düşünmüyorum; ''bilmediğimi'' biliyorum. Bizdeki, O bilirse biliyor, O bilmezse ben de bilmiyorum.'' (Sayfa: 186)
*
AİTAREYA UPANİSHAD:
*
İkinci Adhyaya
*
Dördüncü Khanda:
*
''Bir besleyici olarak kadın da beslenmelidir. Kadın onu cenin olarak taşır. Doğduktan sonra erkek, çocuğa bakar, büyütür. O onu büyütürken kendisini büyütmüş olur, çünkü bu dünyaların devamı için bu gerekir. Böylece dünyalar sürer durur. Bu, kişinin ikinci doğumdur.'' (Sayfa: 197)
*
TAİTTİRİYA UPANİSHAD
*
Onuncu Anuvaka:
*
''Ben ağacı hareket ettirenim.'' (Sayfa: 207)
*
On Birinci Anuvaka:
*
''Anne tanrı gibi olsun. Baba tanrı gibi olsun. Öğretmen tanrı gibi olsun. Misafir tanrı gibi olsun. Kusursuz davranışlar yapılsın, bunun dışındakiler yapılmasın.'' (Sayfa: 208)
*
İkinci Valli
*
Dokuzuncu Anuvaka:
*
''Sözün akılla birlikte kavuşamayarak dönüp durduğu yerde,
Brahma mutluluğunu bilenler hiçbir şeyden korkmazlar.'' (Sayfa: 215)
*
Üçüncü Valli:
*
''O çile doldurdu. Çile doldurunca anladı ki Brahma akıldır (Manas). Gerçekten canlılar akıldan doğarlar, doğunca akılla yaşarlar, ölünce de akıl içinde yiterler.'' (Sayfa: 216)
*
Birinci Adhyaya:
*
''Mevsimlere hükmeden, on beş bölümden oluşan bilge aydan geldim; tohumlarıyla bizi var eden atalarımızın diyarı aydan geldim.'' (Sayfa: 224)
*
İkinci Adhyaya:
*
''Eğer bir kimse özel bir ödül kazanmak istiyorsa, dolunay zamanı, yeniay zamanı veya uğurlu burç zamanı gökte yarımay varken, bu zamanlardan birinde, bir ateş yakmalı, çevresini süpürmeli, etrafı yıkayıp temizlemeli, sağ dizini büküp eğilmeli, bir kaşık, tahtadan bir kap veya metal bir kapla erimiş yağ sunmalı ve şöyle demeli: (..) Sonra dumanı koklayarak, vücut organlarını erimiş yağ ile ovuşturarak sessizce öne çıkıp isteğini bildirmeli..'' (Sayfa: 228)
*
''Bir kimse konuştuğu süre içinde soluk alamaz. O, soluğunu söze kurban etmektedir. Bir kimse soluk aldığı süre içinde konuşamaz. O, sözü soluğa kurban etmektedir. Bu ikisi hiç bitmeyen, ölümsüz kurbanlardır, tıpkı sürekli olarak birbirine kurban giden uyku ve uyanıklık gibi. Başka kurbanlarda sınır vardır çünkü onlar bazı işler içerirler.'' (Sayfa: 229)
*
Birinci Valli:
*
''İnsanlar tarladaki ürün gibi yok olup, onlar gibi yeniden hayat buluyorlar.'' (Sayfa: 246)
*
Naçiketas, Ölüm meleğine (Yama) söylüyor:
*
''Cennette, ki sen orada yoksun, korku yoktur. Kimse yaşlılıktan korkmaz; açlık ve susuzluk derdi yoktur. Tasayı kederi aşmış insan cennet dünyasında mutluluk içinde olur.'' (Sayfa: 246)
*
Üçüncü Valli:


''Gözle görülmeyenden daha büyük olan İnsan'dır (Prusha), İnsan'dan daha büyük olan yoktur. Amaç budur. Bu en yüksek noktadır.'' (Sayfa: 253)
*
Dördüncü Valli:
*
''Hamile kadında gizli embriyon gibi, ateş çubuklarında saklı her şeyi bilen ateş (Agni), sunaklarla uyanık insanın günden güne tapınmaya değer bulduğudur.''
*
Rigveda III, 29 (Sayfa: 255)
*
Altıncı Valli:
*
''Bu ölümsüz incir ağacının kökü yukarıda, dalları ise aşağıdadır.'' (Sayfa: 258)
*
''Dünyadaki tüm bağlarını kalbinden söküp atan kişi ölümlüyken ölümsüz olur. Tüm öğreti budur işte.!'' (Sayfa: 259)
*
MUNDAKA UPANİSHAD
*
İkinci Mundaka:
*
Birinci Khanda:
*
''Onun, kalbin gizli köşesinde bulunduğunu bilen kişi, bu dünyada, tüm cehalet bağlarını kopartır dostum.!'' (Sayfa: 267)
*
İkindi Khanda:
*
''Upanishad'dan bir yay yap; ona meditasyonla sivriltilmiş bir ok koy ve onu düşünceyle gererek onun özüne nişanla ve ölümsüz hedefin içine sok dostum.!'' (Sayfa: 267)
*
Üçüncü Adhyaya:
*
''O her canlının kalbinde barınır. O her şeyi saran, cömert olandır. O merhametlidir (Şiva), her yerde her zaman hazırdır.'' (..) ''Onun elleri ve ayakları her yerdedir. Gözleri, başları ve yüzleri her yerdedir. Kulakları her yerdedir. O her şeyi sarar.'' (Sayfa: 281)
*
Dördüncü Adhyaya:
*
''O her bir kaynağı yönetendir; tüm dünya onda bir araya gelir ve onda çözülür. Nimet bahşeden Tanrı, tapınılası Tanrı.! Ona bakarak kişi sonsuz huzura erişir.'' (Sayfa: 284)
*
''Her canlıda saklı olanın, tereyağından daha iyi olan krema gibi, fazlasıyla güzelleşmiş Şiva (şefkatli) olduğunu ve evrenin tek sarıcısı olduğunu bilen, yani Tanrı'yı bilen, tüm bağlarından kurtulur.'' (..) ''Onun eşi benzeri yoktur. Onun adı ''Büyük Ün''dür.'' (Sayfa: 285)
*
Beşinci Adhyaya:
*
''O parmak ölçüsündedir ve güneş gibi görünür.''
*
''O başlangıçsız ve sonsuzdur; karışıklık içinde her şeyi yaratandır. Sayısız biçimi vardır. Evrenin yegâne sarıcısıdır. Tanrı'yı bilen kişi tüm bağlardan kurtulur.'' (Sayfa: 287)
*
PRAŞNA UPANİSHAD
*
Birinci Praşna:
*
''Güneş, doğrusu, enerjidir; Ay ise maddedir. Madde, şekilli-şekilsiz, her yerdedir. O yüzden özdeksel biçim maddedir.'' (Sayfa: 293)
*
Üçüncü Praşna:
*
''Kişi ölüm anında ne düşünürse onunla yaşam soluğunun içine girer.'' (Sayfa: 299)
*
MAİTRİ UPANİSHAD
*
Altıncı Propathaka:
*
''Başlangıçta bu dünyada söz yoktu.'' (Sayfa: 328)
*
''Yağı olmayan ateş, yerinde nasıl sessizce yanarsa,
Eylemsiz düşünce de yerinde öyle yatışmış durur.'' (Sayfa: 342)

10 Ağustos 2022 Çarşamba

Publius Terentius - Lâtin Komedyaları 2 (Andros Güzeli - Kaynana- Erkek Kardeşler) (Lâtince Aslından Çeviren: Furkan Akderin)


TERENTIUS'UN YAŞAMI VE OYUNLARI
*
Publius Terentius Afer, yaklaşık olarak İÖ 190-159 yılları arasında yaşamıştır. Kuzey Afrika kökenli yazarın yaşamı hakkında çok fazla bilgiye sahip değiliz. Ancak Romalıların kendisini çok yakışıklı bir adam olarak nitelendirdiklerini biliyoruz. Zenci olup olmadığı ise tartışmalı bir konudur.
Romalı bir senatör olan Lucanus'un kölesiyken yeteneği fark edildi. Latinceyi ne zaman, nerede ve kimden öğrendiği gibi sorulara da yanıt verilememektedir. Terentius'un eserlerini yazdığı dönemlerde Roma'da Genç Publius Comelius Scipio ve dostları tarafından kurulan bir edebiyat çevresi vardı. Zamanla Terentius da bu ortama girdi. Oyunlar önce, bu insanlar tarafından değerlendiriliyor ve çeşitli düzeltmeler yapıldıktan sonra sahneye konuluyorlardı. Terentius'un yaşamı gibi ölümü de çok aydınlık değildir. Yaklaşık olarak İÖ 160 yılında Roma'dan ayrıldığı bilinen Terentius bir daha Roma'ya geri dönmedi. Büyük bir olasılıkla Hellas'a gidiyordu. Kimilerine göre bu deniz yolculuğu sırasında, kimilerine göre ise bir hastalıktan dolayı ölmüştür.
Terentius'un 6 oyunu bulunmaktadır. Çevririsni sunmaya çalıştığımız bu oyunların hepsi, birkaç ufak tefek eksik dışında, tamamen günümüze ulaşmışlardır.
Terentius oyunlarını Hellen tiyatro yazarları Menandros ve Apollodros'tan almıştır. Ancak bu oyunları olduğu gibi çevirip sahnelememiştir. Çoğu zaman bir oyundaki karakteri başka bir oyuna katmak ya da iki oyunu birleştirerek onlardan yeni bir oyun ortaya koymak Terentius'un tiyatroya getirdiği yenilikler arasındadır.
Yeni Komedya'nın en önemli isimlerinden olan Terentius'un Roma tiyatrosuna getirdiği en önemli yenilik, oyunların giriş bölümlerindedir. O zamana dek giriş bölümlerinde yalnızca oyunların konuları anlatılırken, Terentius bu bölümlerde ismini açıklamadığı, ama kendisine rakip olduğu belli olan yaşlı bir yazarı eleştirmektedir.
*
Furkan Akderin (Sayfa: 5-6)

*
Andros Güzeli:
*
''Bir insan ne yapacağını bilmediğinde rüzgârın estiği tarafa sürüklenir.'' (Sayfa: 18)
*
''Bir insan istediğini yapamazsa, yapabileceği şeyi istemeli.'' (Sayfa: 20)
*
''Kimi insanlar vardır hayır demeye utanırlar. Ama sonra sözlerini tutmaya gelince utanmazlar. Hayır demekten utanırlar, ama sözlerini tutmamaktan utanmazlar.'' (Sayfa: 39)

KAYNANA:


''..yaşlı akrabalarından birinin İmbros'da öldüğünü haber aldık.'' (Sayfa: 68)
*
''Siz kadınlar böylesiniz işte. Önce oğullarınızı evlendirmek istersiniz. Evlendirdikten sonra da, gelinlerinizi kovmak için bahane ararsınız.'' (Sayfa: 70)
*
''..bizden nefret edenlere yakınlık göstermek, aptallıktır. Hem kendi çabalarının karşılığını göremezsin, hem de onları rahatsız etmiş olursun.'' (Sayfa: 75)
*
ERKEK KARDEŞLER:
*
''Günün birinde eve geç kalırsanız, ''Başınıza annenizle babanızın düşündüğü değil, karınızın öfkelendiği şey gelsin,'' derler.'' (..) ''Bence bir çocuğu korkuyla değil, ona iyinin ve güzelin ne olduğunu öğreterek yetiştirmeliyiz.'' (Sayfa: 101)
*
''Bence bir insan ceza korkusuyla bir şeyleri yapmıyorsa, nasıl olsa fırsatını buldu mu, ''Bak işte kimse görmüyor,'' diyerek dilediği şeyi yapar. Fakat bir insan size güvendiğinde, yanınızdayken nasıl davranıyorsa uzaktayken de aynı şekilde davranır. Bir babanın yapması gereken şey, oğlunu, başkalarından korkarak değil, gerçekten iyilik isteğiyle yetiştirmektir. İşte, bir baba ile efendi arasında böyle bir fark vardır.'' (Sayfa: 102)
*
''Bana sorarsan, kendi oğluna da baskı yapma. Bırak istediği gibi yaşasın. Eğer istediği gibi yaşamazsa senin ölümün için dua eder. Sen öldükten sonra da dilediği gibi yaşar.'' (Sayfa: 103)
*
''..bu arada, Kıbrıs'a gideceğin söyleniyor..''
''Kıbrıs'a gitmek için gemiyi yüklemişsin. Orada ticaret yapacakmışsın.'' (Sayfa: 108)
*
''Aaa bu da ne.? İçerden kapıyı vuruyorlar.''
*
Romalılarda kapı sokağa doğru açılırmış, sokak da dar olduğu için, evden çıkanlar kimseye çarpmasınlar diye, kapıyı içerden vururlarmış. (Editörün notu) (Sayfa: 110)
*
''..yaşam da zar oyununa benzer. Bazen iyi zar gelmez. O zaman da sadece durumu düzeltmeye bakmalı.'' (Sayfa: 131)
*
''İnsan, ''Evet, ben kararımı verdim, şöyle yapacağım,'' diyor ama dediği gibi de olmuyor. Bazen yaşamda doğru bildiğiniz şeylerin zamanla değiştiklerini, zannettiğiniz gibi olmadığını görüyorsunuz.'' (Sayfa: 136)

Zerdüşt - Avesta, Zerdüştlerin Kutsal Metinleri - İngilizceye Çeviren: James Darmesteter (İngilizceden Çevirenler: Fahriye Adsay, İbrahim Bingöl)

ZERDÜŞTLÜK VE AVESTA
*
I. ZERDÜŞTLÜK
*
Zerdüştlük -dünyanın en eski vahiy dini- yaklaşık MÖ altıncı yüzyıldan MS yedinci yüzyıla kadar Yakın ve Ortadoğu'nun büyük bir kısmında kesintisiz hüküm sürmüş olan üç İran imparatorluğunun dini idi.
Dinlerini behdin (beh-din-'en iyi din'; Av. doena; Phl. den; Fars. dîn 'din') olarak adlandıran Zerdüştlüğün takipçileri Mazdacılar olarak da bilinirler. İran'ın MS Araplar tarafından işgal edilip Zerdüştilerin İslamiyete geçmeye zorlanmasından sonra, Zımmi statüsüne sahip oldular. On-onbirinci yüzyıllarda kaçıp Batı Hindistan'a yerleşen Zerdüşti grubuna Parsiler (Var. Parseler) ve İran'da kalan küçük Zerdüşti grubuna da Gabarlar (İranlı Zerdüştiler için kullanılan küçük düşürücü bir isim) denilmektedir. (Sayfa: 9)
*
HİNT-İRAN KÜLTÜRÜ VE ZERDÜŞTLÜK:
*
''Hatırı sayılır orandaki dil, dinsel ve tarihsel kanıtlar, Hint ve İran kültürlerinin tek bir kültür olduklarından söz edilmesine olanak sağlamaktadır. Antik Hint Kültürü, MÖ onikinci yüzyılda tamamlanan, dünyanın en eski dini yazıları ve Vedaların en fazla itibar edileni Rig Veda'da; İran kültürü ise -Zerdüştilerin kutsal kitaplarından bize ulaşan bölümlerinde- Avesta'da ifadesini buldu.''
*
''Zerdüştlüğün kökenleri Hindo-İrani dinlere dek gider. İlk Hindo-İranilerin öğretileri, ateşe hürmet edilmesinin yanında, nehir sularına da, ibadet edilen ve içki sunuları yapılan tanrıçalar (Apas) olarak saygı duyulmasını kapsamaktaydı. İnsanlar, ateşe ve suya üç elementten oluşan günlük hediyeler sunarlardı. Ateşe sunulan dini armağanlar kuru ateş odunu, güzel kokular ve birtakım yağlı etler; suya sunulan armağanlarsa süt ve haoma bitkisinin dallarından sıkılan sudan oluşuyordu. Haoma, tıbbi ve ruhani özelliklere sahip bir bitkinin adı olup aynı zamanda bu bitkiye nezaret eden yazadın (tapınmaya değer melek, tanrı) adıdır.'' (Sayfa: 9-10)
*
TANRILAR VE KUTSAL VARLIKLAR
*
Âtar, Âpas, Haoma ve Guesh-Urvan -Hindo-İranilerin tapındığı ''boğanın ruhu''- gibi bir inanca ait ilahi varlıkların yanı sıra,
*
örneğin gökyüzü (Asman) ve yeryüzü (Zam), güneş (Khwar) ve ay (Mah),
*
iki rüzgâr tanrısı (Vasa ve Vayu), efsanevi nehrin kişiselleştirilmesi (Harahvati Aredvi Sura); Eski-Hin. Saravasvati- ''Suların Sahibi'') gibi doğa fenomenleriyle bağlantılı çok sayıda ilahi varlıklar vardı.
*
İnsanlar sözleşme tanrısı Mithraya, ardından ateş ve güneşle ilgili tanrılar ve asura (ya da Av'da ahura) payesi almış Apam-Napataya derin saygı duyuyorlardı.
*
Arstat (''Adalet''),
Khamvareti (''Kahramanlık''),
Sraosa (Av. kelime anlamı '2Sadakat'', ''Kulak Veren''; Phl. Sros) vs. gibi Mithranın etrafında toplanmış daha küçük ''soyut'' ilahi varlıklar vardı
Mithra ve Apam-Napat ve onların hükmedici eylemlerinin üzerinde yer alan yüce tanrı Ahura Mazda (Av. kelime anlamı ''Bilge Efendi''; Phl Ahura Mazda) idi.
Var olan tüm dünyanın düzeni, Hindo-Aryenler tarafından rta denilen ve onun Avesta dilindeki karşılığı, aynı zamanda ahlaki bir anlamı da olan asa, doğa yasasıyla ayakta kalmaktaydı. Asa'nın karşılığı ise yalan -druj- dır (Av.druj; Var. drug; EF. drauga). (Sayfa: 10)
*
BÖLGELER
*
''İranlılar, dünyanın yedi bölgeye ayrıldığına inanıyorlardı. Dünyanın yedi kıtası
Arezahi (Batı), Savahi (Doğu), Fradadh-afsu (Güneydoğu), Vidadhafsu (Güneybatı), Vourubaresti (Kuzeybatı), Vourujaresti (Kuzeydoğu) ve Khvaniratha (merkez) idi.
Bunlardan en büyük olanında -Khvaniratha- insanlar yaşıyor ve Eranvej ve diğer en iyi ülkelerin yer aldığı bir yerdi. Efsanevi yüce Hara dağının zirvesi Khvaniratha'nın ortasında yükseliyor, oradan efsanevi Harahvati nehri, adı Avesta'da Vourukasa (kelime anlamı ''çok körfezli'') olan büyük denize (ya da okyanusa) akıyordu. (Sayfa: 10-11)
*
İNANÇLAR
*
''Hindo-İraniler tanrılarını ''ölümsüz'' ve ''ışıldayan'' olarak adlandırıyorlardı. İranlılar ayrıca bir diğer ismi -Boga-yı kullanıyorlardı. Ruhun (urvan), ölümün ardından sonra üç gün boyunca yeryüzünde kaldıktan sonra Yima'nın hüküm sürdüğü ölüler krallığına indiği ölüm sonrası yaşama inanılıyordu. İnsanlar, ruhun üzerinden geçmesi gereken köprünün -Cinvatö-Pereto- varlığına da inanıyorlardı. (Sayfa: 11)
*
PEYGAMBER ZERDÜŞT
*
''Zerdüşt'ün çocukluğu ve sonraki yaşamına dair geleneksel anlatılar mucizelerle doludur. Örneğin, ağlayarak değil de gülerek doğduğu söylenir.
Aynı zamanda hem bir rahip, hem peygamber olan, dinin tek kurucusu Zerdüşt otuzlu yaşlarında vahiy almıştır. Dini metinlerde bu olay şöyle tasvir edilir: Zamanında Zerdüşt şafak vakti, bahar bayramı için, haoma hazırlığı için su almaya nehir kıyısına gitti. Kovayı suyla doldurup kıyıya döndüğünde, ışıldayan bir Varlık -Vohu Manah (''İyi Akıl'') göründü ve Zerdüşt'ü, vahiy alacağı Ahura Mazda ve diğer beş ışıldayan varlığa getirdi.'' ''Zerdüşt sadece Ahura Mazda'ya tapınmakla kalmadı (üç ahuranın en yücesi olduğu kabul edildiği için), onun bütün iyi şeylerin Yaratıcısı, yaratılmamış olan ve ezelden beri varolan tek Tanrı olduğunu ilan etti.'' (Sayfa: 11)
*
DİNİ SİSTEM:
*
''Zerdüşt'ün öğretisi 'düalistik' olarak adlandırılır. Zerdüştilikte, iki ilksel başlangıcın -iyi ve kötü başlangıçlar kabul edilir- karşıtlığı vardır. Gerek ruhani gerekse maddi bütün alemler iyi ve kötücül başlangıçlara bölünmüştür. İyi güçler Ahura Mazda'nın ve kötü güçler onun ikizinin -Angra Mainyu (kelime anlamı ''düşman/Yıkıcı Ruh'') başkanlığındadır.'' (..) ''Kötünün en sonunda galip olacağı zaman, bildiğimiz dinamik dünyanın sonu gelecek, durağan ve ideal varoluş durumuna dönüşecek. Zamanların sonunda bir Kurtarıcı ortaya çıkacak ve hastalıklı olanlar fiziksel olarak iyileşecekler. Zerdüşti cennet, cehennem ve dönüşümün Kurtarıcı tarafından gerçekleştirileceği ve Yeniden Dirilmenin eşlik edeceği son dünya kavramları muhtemelen Hıristiyanlık ve İslamiyet gibi sonra gelen dinlerdeki benzer fikirlere ilham kaynağı olmuştur.'' (Sayfa: 12)
*
''Kadim İran dininde soyut tanrıları doğa fenomenleriyle öylesine yakından bağdaştırma eğilimi vardı ki, karşılık gelen fenomenler, tanrıların kişileştirilmesi olarak görülüyordu. Örneğin, Mithra veya Apam Napat durumunda.. Dolayısıyla, Ameşa Spentaların bile yedi tür varlığın hamileri veya koruyucuları oldukları düşünülüyordu: Gökyüzü, su, yeryüzü, bitkiler, sığırlar, insan varlığı ve ateş.
Tanrı tarafından yaratılan ve sonrasında dünyadan sorumlu olan Kutsal Varlıklar, bunların elementlerle ve doğa fenomenleriyle olan ilişkisi kadim Kürt dini Yezidilik ve Ehl-i Hak'ın da ayırt edici bir özelliğidir.'' (Sayfa: 13)
*
DÜNYANIN KURTARICISI ÖĞRETİSİ:
*
''Dünyanın sonu yaklaştığı vakit, hayret verici şekilde bir peygamberin bir sperminin saklandığı bir göldeki suda, genç kız banyo yapacak ve peygamberden hamile kalacak; bu hamilelikten adı Astvat Ereta (Dünya ''Kurtarıcı'') olan bir erkek çocuk doğacak. Kötülükle son kesin savaşı yapmak için insanlara liderlik yapacak.'' (..) ''Zerdüşt, insan ruhunun bedenden ayrılıp, hayatta iken yaptıklarından dolayı yargılanacağını öğreten ilk kişi olmuştur. Öğretisindeki ayırıcı-köprü inancı, üzerinden ölülerin ruhlarının geçtiği ve yargılandıkları yer oldu. Zerdüşt'ün öğretisine göre, her kişi kurbanlarının miktarı yerine ahlaki erdemlerine göre elde edebileceği cennette olmayı umut edebilir. Mahkemeye, her iki tarafında adalet terazisini tutan Sraosa ile Rasnu'nun oturduğu Mithra başkanlık eder. Eğer kişinin yaşam süresince yaptığı iyi eylemler terazide ağır gelir de ruhu cenneti hak ederse güzel kızlar (kişinin vicdanı) tarafından karşılanır ve köprüyü geçmesine yardım edilir. Kötücül eylemlerin ağır gelmesi durumunda, ruh, bir bıçak ağzı gibi daralan köprünün üzerinde tiksindirici büyücü tarafından karşılanır ve ruh, varlıklarının zevk ve pişmanlıktan mahrum kaldığı Misvan-Gatu (Karışık Yer)'ya gönderilir.'' (Sayfa: 15)
*
İmanın İlanı şu sözlerle sona erer:
Kendimi, saldıranların gecikmesine ve silahların bırakılmasına neden olan; [khvaetvadathayı muhafaza eden], Aşa ile donanmış; var olan ve var olacak olan bütün dinlerin en yücesi, en iyisi ve en güzeli: Ahurik, Zerdüşti Mazdacı dinine adıyorum. Bütün iyilikleri Ahura Mazda'ya atfediyorum. Bunlar Mazdacı dininin amentüsü. (Sayfa: 16)
*
AYİNLER VE DİNİ BAYRAMLAR
*
Zerdüştilerin güneş takvimi 360 günü kapsar. Akamendiler onu alıp bir yıla beş gün eklemişler. Zerdüştilikte, dünyanın en eski vahiy dininin kısmen devam ettirildiği beş günlük altı tane dini bayram vardır. Yeni Yıl -ana bayramlardan biri- dünyanın yeniden canlanmasını sembolize eder.''
Doğu İranlılar orjinal sonbahar Yeni Yılının varlığını Zerdüşti Mehragan bayramı olarak devam ettirdiler, ki bunun bir benzeri Yezidilikte vardır (Cejna Cimaye). Yeni Yılla beraber bu bayramlar yedi alem ve onlara koruyuculuk eden Ameşa Spentaların onuruna ortaya çıkmıştır. Daha sonra bunlar gahambar olarak anılmıştır. İsimleri Avestaca şekliyle korunmuştur:
* Maidyozarem (''bahar-ortası bayramı'')
* Khsathra Vairya'nın ve ilk alem, gökyüzü adına; Maidyoshahem (''yaz-ortası bayramı'') -sular adına;
* Paitishahem (''tahılın temizlenmesi'' hasatta bereket getiren bayram) toprak onuruna;
* Ayathrem (''sürüleri ikna etme bayramı'') - bitkilerin onuruna;
* Maidyarem (''kış ortası bayramı'') - hayvanların onuruna;
* Hamaspatmaidyem (''bütün faroharlar (koruyucu melekler) - ilk insanın yaradılışı onuruna yılın son akşamı, bahar ekinoksu akşamında kutlanır.
* Yedinci bayram No Ruz (''Yeni Gün'') hemen onu takip eder. Bayram Ahura Mazda ve onun evrenine -özel fravaşi hürmetine haiz şahıs- koruyucu meleğe, dürüst insanların yaşayan ve ölü ruhlarının koruyucu ruhlarına adanmıştı. (Sayfa: 16-17)
*
ÖLÜM VE ''SESSİZLİK KULELERİ'':
*
''Zerdüştiler için yeryüzü, su, ateş ve bitkiler kutsal elementler olduğu için, bunların temiz tutulması gerekir, bu nedenle, Ortaçağdan bu yana ölü bedenler özel dakhmalara, yani ''sessizlik kulelerine'' bırakılır. Dakhma, ölülerin, içine açıkta bırakıldığı kule şeklinde yapılardır. Ölü bir beden kuşların ve yabani hayvanların yemeleri için bırakılır ve güneş ve rüzgâr altında kalan kemikler toplanarak toprağa gömülür. (çünkü Kıyamet Gününde insanlar bedenlerini elde edecekler). Günümüzde artık Zerdüştiler mezarlıkları kullanmaya başlamışlar.'' (Sayfa: 17)
*
ATEŞ
*
Ateşe saygı Zerdüştlüğün ayırt edici bir özelliğidir. Birbirinden farklı beş çeşit ateş bulunmaktadır: Her şeyin içinde, insan ve hayvan bedenlerinde, bitkilerde, alevde ve ışıkta. Halihazırda Akamenidler döneminde (özellikle Sasaniler döneminde) ateş sunaklı tapınaklar yaygınlık kazanmıştı. Antik İran'ın üç Zerdüşti ana kutsal ateşleri şunlardı: Rahipler, askerler, çobanlar ve çiftçiler. (Sayfa: 18)
*
DİPNOT: Akamenid İmparatorluğu (MÖ 550-MÖ 330). Akamenidler, Pers ülkesinde ilk merkezi devleti kuranlardır.
*
ZERDÜŞTİLERİN AYIRT EDİCİ SEMBOLLERİ
*
''Zerdüştilerin ayırt edici sembolü, Zerdüştilerin belin etrafına sardıkları, sudre denilen beyaz iç gömleğin üzerine bağlanan kutsal bağ kustidir (Yasna bölümlerinin sayısı kadar, 72 yün şeritle örülür). Kusti -Kişiyi Yaradana bağlayan kutsal koruyucu bağ- göleğin üzerinde belin etrafına üç kez dolanır.'' (Sayfa: 18)
*
TARİH:
*
''MÖ 549 yılında Akamenidli II. Cyrus'un (Büyük) (559-530) liderliğinde Persler ilerleme kaydederek Medya'yı işgal ettiler ve Pers İmparatorluğunu kurdular. Pers kraliyet yazıtlarından Behistun Yazıtından, I. Darius'un (522-486) yönetimi altında Ahura Mazda'nın Yüce Tanrı olduğunun resmen kabul edildiği biliniyor. Sasaniler devrinde (yaklaşık 224) ise Zerdüştlük devlet dini oldu.'' (Sayfa: 19)
*
II. AVESTA:
*
''Yunan işgali döneminde metinler kayboldu. Söylentiye göre, Avesta MÖ yaklaşık 330 yılında Büyük İskender tarafından yakılmıştı.'' (Sayfa: 20)
*
AVESTA'NIN YAPISI:
*
''Bütün fargardlarının (bölümlerinin) temel içeriği iyi elementlerin (su, ateş vs) çürümüş bir ceset tarafından kirlenmesinin kabul edilemezliğinin, bu elementlerin arındırılma törenleri ve bunların ihlal edilişlerinin cezalarının bir ifadesidir.'' (Sayfa: 21)
*
XORD AVESTA (..) Şu temel bölümlerden oluşmakta:
* Niyaseh (güneş, ay, su, ateş ve bu elementlere nezaret eden meleklere beş kısa dua);
* Gah (her günün beş bölümüne nezaret eden ruhlara adanmış);
* İki Siroza (30 gün) otuz ilahi varlık ya da ruhani varlığı sıralayan dualar, her birinin ayın bir gününe nezaret ettiğine inanılıyor ve günler onların adıyla anılıyor. (Sayfa: 23)
*
III. AVESTA VE ZERDÜŞTLÜK ARAŞTIRMALARI TARİHÇİLİĞİ:
*
Çok sayıda seyyah seyahat notlarında Zerdüştilerden ve Avesta'dan söz etmişler. 1272 yılında Yezd'i (İranlı Zerdüştilerin merkezi) ziyaret eden ve eserlerinde söz eden ilk Avrupalı meşhur seyyah Marco Polo'dur. Onaltı onsekizinci yüzyıllarda pek çok Avrupalı misyoner, seyyah ve tüccar İran'ı ve kentlerini ziyaret etmişler ve tüm eserlerini tasvir etmişler. Seyyah anlatılarının büyük kısmı ilk ve de yüzeysel olmalarına rağmen çok ilginçler ve kısa süre içinde Avrupa'da Zerdüşt dinine yönelik büyük bir ilgi uyandırmışlardır. (Sayfa: 24)
*
AVESTA İNCELEMELERİNİN İLK AŞAMASI:
*
''On yıl çalıştıktan sonra Du Perron 1771 yılında Avesta'nın ilk Avrupalı (Fransızca) tercümesini yayımladı. Avesta'nın tercümesi Avrupa'yı sarstı ve Du Perron'un Avesta tercümesi Şarkiyat Araştırmaları alanında ama aynı zamanda Avrupa kültüründe gerçek bir devrim oldu.'' ''Tychsen'in Zerdüşt ile ilgili eseri 1791 yılında, Avesta'nın rjinal olduğu sonucuna vardığı Göttingen'de yayımlandı. Silvester de Sasy'nin, Avesta'nın orjinalliğini kanıtladığı kitabı 1793 yılında Paris'te yayımlandı. Bu eserde ilk kez, Sasanilerin Pehlevice yazıtlarını deşifre etti.'' (..) ''Alman idealizminin en büyük temsilcisi Hegel Avesta'ya büyük ilgi duydu. V. Göthe ve F. Nietzsche de eserlerinde Zerdüştlük ve Avesta'ya yer verdiler.'' (Sayfa: 25)
*
AVESTA İNCELEMELERİNİN İKİNCİ AŞAMASI (XIX. YÜZYILIN 1833-80 YILLARI)
*
''Karşılaştırmalı ekol, Avesta'yı anlamanın anahtarının Pehlevice yorumlardan ziyade Veda'da olduğunu ve Parsilerin geleneğinde olmadığını iddia ediyordu. Bu ekolün doktrinine göre, Avesta ve Veda aynı sesin iki yankısıydı. Veda, Avesta'nın en iyi yorumudur. Bu, Rott, Benfey, Haug ve karşılaştırmalı ekolün diğer temsilcilerinin görüşüydü.'' (Sayfa: 26)
*
AVESTA İNCELEMELERİNİN ÜÇÜNCÜ AŞAMASI:
*
''..bu kitaptaki Avesta çevirisi de J. Darmesteter'in İngilizce çevirisinden yapılmıştır.'' (Sayfa: 27)
*
Xanna Omerxali, St. Petersburg / Göttingen
Mart 2008
*
*
VENDIDAD
*
FARGARD I:
*
''Ahura Mazda ilk önce sakinlerinin sevecekleri bir ülke yarattı, ki bundan daha zevkli bir şey olmazdı. Ardından tamamı ölüm olan o (Angra Mainyu) geldi ve karşıtını, Daevaların eseri olan nehirdeki yılanı ve kışı yarattı.''
*
''Bunun üzerine tümüyle ölüm olan Angra Mainyu geldi ve sığırlara ve bitkilere ölüm getiren çekirgeyi yarattı.'' (Sayfa: 35)
*
''İyi ve akıllı insanlara hasret ve onları çağıran güzel ve esrarlı başka diyarlar ve ülkeler de var.'' (Sayfa: 37)
*
FARGARD 2:
*
Zerdüşt Ahura Mazda'ya sordu: Ey Ahura Mazda, en hayırsever ruh, maddi dünyanın Yaratıcısı, sen Kutsal biri.! Sen, Ahura Mazda'nın benden, (yani) Zerdüşt'ten önce konuştuğun, Ahura dinini, Zerdüşt dinini öğrettiğin ilk ölümlü kimdi.?
Ahura Mazda cevap verdi: İyi çoban, dürüst Yima idi, ey kutsal Zerdüşt.! O, ben Ahura Mazda'nın sen Zerdüşt'ten önce konuştuğum, Ahura, Zerdüşt dinini öğrettiğim ilk ölümlü idi.'' (Sayfa: 37)
*
''Ey maddi dünyanın yaratıcısı, sen Kutsal biri.! Yima'nın yaptığı Vara'ya Ahura Mazda'nın dinini getiren kimdir.? Ahura Mazda yanıtladı: ''Ey Kutsal Zerdüşt, o Karşipta Kuşuydu.!''
Ey maddi dünyanın yaratıcısı, sen Kutsal biri.! Orada (göksel) Efendi ve Hükümdar kimdi.? Ahura Mazda cevapladı: ''Urvatat-nara, ey Zerdüşt.! Ve de sen Zerdüşt.!'' (Sayfa: 42-43)
*
FARGARD 3:
*
''Ey Spitama Zerdüşt.! Toprağı sol kol ile sağ, sağ kol ile sol işleyen kişiye toprak şöyle seslenir: ''Sen, ey insanoğlu.! Sen ki beni sol kol ile sağ, sağ kol ile sol işliyorsun, burada her zaman ürün vermeye, her yiyecekten yetiştirmeye, tahılı ilk sana getirmeye devam edeceğim. [''İyi bir şey yetiştiğinde ilk önce senin için yetiştirecek (yorum) Ya da: ''Tahıl bolluğunu sana getireceğim'' (bazıları şöyle der, toprak sana 10'a 15 verecek;' Yorum)]
*
''Ey Spitama Zerdüşt.! Toprağı sol kol ile sağ, sağ kol ile sol işlemeyenlere toprak şöyle seslenir: ''Sen ey insanoğlu.! Sen ki beni sol kol ile sağ, sağ kol ile sol işlemedin. Her daim o ekmek dilenenlerin arasında, el kapısında duracaksın; refah bolluğu içinde olanlar tarafından sana ekmek artıkları ve kırıntıları getirirlecek.'' [(''İyi olanı kendilerine ayıracaklar ve sana da kötü olanı gönderecekler'' (yorum)]. (Sayfa: 46)
*
FARGARD 5:
*
''O dünyaya, Cehennem dünyasına siz kendi eylemleriniz, kendi inancınız vasıtasıyla gönderildiniz, ey günahkârlar.!'' (Sayfa: 63)
*
FARGARD 6:
*
''Ey maddi dünyanın yaratıcısı, sen Kutsal biri.! Druj Nasu (ölü beden) bir gölette suyun hangi bölümünü çürüme, enfeksiyon ve pislikle kirletir.?
Ahura Mazda cevap verdi: ''Her dört tarafın her birinden altı adım. Ceset suyun dışına çıkarılmadığı sürece su kirli olacak ve içilebilir durumda olmayacaktır. Bu yüzden, cesedi göletin dışına çıkaracak ve kuru toprağın üzerine bırakacaktır
Ve ellerinden geldiğince suyun yarısını veya üçte birini veya dörtte birini veya beşte birini boşaltacaklar; ceset suyun dışına çıkarıldıktan sonra su boşaltılacak ve suyun geri kalan kısmı artık temizdir; büyükbaş hayvanlar ve insanlar önceden olduğu gibi istedikleri gibi içebilirler.'' (Sayfa: 66)
*
FARGARD 7
*
Arınmanın Kuralları:
*
''Ey maddi dünyanın yaratıcısı, sen Kutsal biri.! Bir köpeğin leşi ya da bir insanın cesedinin temas ettiği bu giysiler temizlenebilir mi ey Kutsal Ahura Mazda.!?
Ahura Mazda: ''Temizlenebilir, ey Kutsal Zerdüşt.!
Ama nasıl.?
''Eğer [giysilerin üzerinde] meni veya kan veya kir veya kusmuk var ise, Mazda'ya tapınanlar onu parçalar haline getirsinler ve yerin altına gömsünler.'' (Sayfa: 70)
*
''Ey maddi dünyanın yaratıcısı, sen Kutsal biri.! Bir köpekten ya da bir insandan gelen Nasunun temas etmiş olduğu yiyecek kapları temizlenebilir mi.?
Ahura Mazda cevap verdi: ''Temizlenebilir, Ey Kutsal Zerdüşt.!
Ama nasıl.?
Eğer altından iseler, gomezle (kutsanmamış öküz idrarı) bir kere yıkayın, bir kere toprakla ovun, bir kere suyla yıkayın, onlar temiz olurlar.
Eğer gümüşten iseler, gomezle iki kere yıkayın, toprakla üç kere ovun, suyla bir kere yıkayın, temiz olurlar.'' (Sayfa: 77)
*
FARGARD 10
*
Temizlik aşamasında ezbere okunan kurallar:
*
''Kendini arındır, Ey dürüst adam.! Bu dünyada bu hayatta her kim ki kendisini iyi düşünceler, sözler ve eylemlerle temizlerse, kendisi için temizlik kazanabilir.'' (Sayfa: 103)
*
FARGARD 11
*
Birtakım araç-gereçlerin temizliğine ilişkin kurallar:
*
''Senin büyün, ateşten, sudan, topraktan, ineklerden, ağaçlardan, imanlı kadın ve erkeklerden, yıldızlardan, aydan, güneşten, sınırsız ışıktan, kutsal ilkenin kaynağı Mazda tarafından yaratılan bütün iyi şeylerden kovuldu, Ey hain Angra Mainyu.!'' (Sayfa: 106)
*
Angra Mainyu: Kötü ruh, düşman, yok edici ruh.
*
FARGARD 12
*
Upaman: Farklı akrabalar için devam etme süresi:
*
'Birinin anne ya da babası ölürse, oğul babası için, kız annesi için ne kadar süre yasta kalsın.? Dürüst insanlar için süre ne kadardır.? Günahkâr insanlar için süre ne kadardır.?
Ahura Mazda cevap verdi: Dürüst insanlar için otuz, günahkâr insanlar için altmış gün kalsınlar.'' (Sayfa: 107)
*
FARGARD 13
*
Köpek:
*
''İyi ruhun yaratıkları arasında, gece yarısından güneş doğuncaya kadar gidip Kötü Ruhun binlerce yaratığını öldüren iyi yaratık hangisidir.?
Ahura Mazda cevap verdi: Sırtı dikenli, uzun ve ince burunlu köpek, uğursuzca konuşanların Duzaka [kirpi] dedikleri köpek Vanghapara'dır; İyi ruhun yaratıkları arasında, gece yarısından güneş doğuncaya kadar gidip Kötü Ruhun binlerce yaratığını öldüren iyi yaratık budur.
Ve her kim ki Ey Zerdüşt, sırtı dikenli, uzun ve ince burunlu köpek, uğursuzca konuşanların Duzaka dedikleri köpek Vanghapara'yı öldürürse dokuz nesil boyunca kendi ruhunu öldürmüş olur, hayatta iken günahının kefaretini ödemezse Çinwad köprüsü üzerinde bir yol bulamayacaktır.'' (Sayfa: 111)
*
ÇİNWAD: Ölülerin ruhlarının geçtiği ve yargılandıkları köprü.
*
''Bir köpek sekiz çeşit insan karakterine sahiptir:
Bir rahibin karakterine sahiptir,
Bir savaşçının karakterine sahiptir,
Bir çiftçinin karakterine sahiptir,
Gezgin bir şarkıcının karakterine sahiptir,
Bir disunun (yırtıcı/yabani av hayvanı) karakterine sahiptir,
Kibar bir fahişenin karakterine sahiptir,
Bir çocuğun karakterine sahiptir.'' (Sayfa: 117)
*
FARGARD 15
*
Belli başlı günahlar ve yükümlülükler:
*
''Eğer bir adam, ailenin reisine tabi olsun ya da olmasın, [kocaya] verilmiş olsun ya da olmasın genç bir kızla ilişki kurar ve kız onun tarafından hamile kalırsa, kızın insanlardan utanmasına, rahmindeki cenini yok etmesine izin verme.
Ve eğer genç kız, insanlardan utanarak, rahmindeki cenini yok ederse, günah hem babanın hem de kendisinindir, cinayet hem babanın hem de onun üzerine kalır; hem baba hem kendisi bunun için kasten öldürme cezası ödeyeceklerdir.'' (Sayfa: 123)
*
''Yavru köpeklere altı ay, çocuklara yedi yıl bakılmalıdır.
Ahura Mazda'nın oğlu Atar hamile bir kadını gözettiği gibi dişi bir köpeği de gözetir.''
*
ATAR: Ateşe nezaret eden melek. (Sayfa: 126)
*
FARGARD 16
*
Kadınların aybaşı dönemlerine ilişkin temizlik kuralları:
*
''Her kim ki beyazlara sahip veya ayhalindeki bir kadınla cinsel ilişkide bulunursa, kendi bedeninden doğmuş ve naezadan ölmüş kendi oğlunun cesedini yakmaktan ve yağını ateşe damlatmaktan daha iyi bir iş yapmamış olur.'' (Sayfa: 129)
*
FARGARD 19
*
''Ey sen, her şeyi bilen Ahura Mazda.! Senin eserin asla uyuklamaz, asla sarhoş olmaz.!'' (Sayfa: 141)
*
''Kötü ruhlu, günahkâr Daevalar bağırarak aceleyle koşup gittiler.. (..) ''..kutsal Zerdüşt Pouruşaspa'nın evinde daha yeni doğdu. Onun ölümünü nasıl sağlayabiliriz.? İblisleri deviren silahtır o..'' (Sayfa: 145)
*
VİSPERAD
*
Visperad 7
*
(Kurbanla ilgili) doğru söylenen sözlere ve kutsanmış Sraoşa (sadakat) ve güzel Aşi (ayinlerimizin mübarek düzeni) ve Nairya-sanghaya hürmet ederiz. Ve secde edilmemiş ve soğukkanlı olarak zafer dolu barışa ibadet ediyoruz. Ve azizlerin Fravaşilerine ve Çinwad köprüsüne ve Ahura'nın Garo Nmanasna, pürüzsüz göğe, ışıldayan ve bütün görkemiyle azizlerin en iyi dünyalarına kurban sunuyoruz.
*
Ve bizi en iyi dünyaya götüren, o daha iyi yola, kurban ederiz. Ve biz, köylerin gelişmesine ve ilerlemesine yardım eden, onlara bu şekilde yararlı olan cömert Arştat (Adalet)'a, Mazdacıların dini olan o Arştat'a hürmet ederiz; ve (onunla beraber) en adil Raşnu'ya ve geniş otlakların Mithrasına ibadet ediyoruz. Ve zengin Parendi'ye, düşünce zenginliğiyle, sözlerin çokluğuyla ve eylemlerin genişliğiyle [çünkü insanlarımızı (iyi düşünceler ve sözler ve eylemler için) becerikli kılar] zengin olan Parendi'ye hürmet ederiz.
*
Ve biz, önceden düşünen adamlara ve cesur adamlara sahip o güçlü koruyucu kahramanlığa, çevik olandan daha çevik, güçlüden daha güçlü, Tanrı tarafından bahşedilmiş olana gelen, özellikle onlarınki, insanlar tarafından yapıldığında, bedenin daha özgür olanı yaratan kahramanlığa ibadet ederiz. Ve biz, Mazda'nın yaratmış olduğu, sürülerin ve insanları mutlu eden uykuya hürmet ederiz.
*
Ve biz, kutsal evrende eski yerleşik yasalar olan o şeylere, gökyüzü, su, toprak, bitkiler ve kutsanmış armağan Kine'den önce oluşmuş şeylere hürmet ederiz. Ve biz Vouru-kaşa denizine ve Mazda tarafından yaratılan fırtınalı rüzgâra ve ışıldayan gökyüzüne, eskiden yaratılmış, (bütün) maddi dünyanın ilk önce yaratılmış maddi nesnesine hürmet ederiz.
*
Ve biz sana, ateşe hürmet ederiz, Ey Ahura Mazda'nın oğlu.! Kutsal düzenin kutsal efendisi ve Zaothra ve kuşak eşliğindeki, kutsallıkla yayılan, kutsal törensel şef Baresman'a hürmet ederiz, ve biz Apam-napat (suların oğlu)'a hürmet ederiz. (Sayfa: 162-163)
*
YASNA
*
Yasna 4
*
Adakların yerine getirilmesi:
*
''..Biz, doğru yönetim gösteren, her şeyi doğru tanzim eden Cömert Ölümsüzlere hürmet ederiz.
Ve biz Ahura Mazda'nın kurbanda üstünlüğünü (hizmetini) bildiği varlıklardan birine, onun sürmekte olduğu doğruluğundan gelen birine (hürmet ederiz), ve ayrıca büyük hizmetleri bu şekilde bilinen bütün o dişi varlıklara hürmet ederiz. (Bu şekilde olan) bütün eril ve dişi varlıklara hürmet ederiz.!'' (Sayfa: 192)
*
Yasna 6:
*
''Ve biz Mazda tarafından yaratılmış kutsallıkla parlayan görkemli Yazad olan Uşi-darena Dağına, Mazda tarafından yaratılmış, ayinsel düzenin kutsal efendileri, kutsallıkla pırıl pırıl parlayan bütün dağlara hürmet ederiz ve biz Mazda tarafından yaratılmış Krallara yaraşır görkeme, Mazda tarafından yaratılmış, tükenmeyen kudretli görkeme, (insanlara) içkin gücünü veren parlak, yüce, güçlü, heybetli iyi Kutsallığa hürmet ederiz. Ayrıca biz Görkeme ve Mazda tarafından yaratılmış Yarar'a hürmet ederiz.'' (..) ''Biz bu sulara, topraklara, bitkilere, bu yerlere, bölgelere, otlaklara, su kaynakları olan meskenlere hürmet ederiz ve biz kurbanımızla Ahura Mazda'nın (Kendisi) olan bu bölgenin efendisine hürmet ederiz.'' (Sayfa: 194)
*
Yasna 7:
*
''Ve ben tam ve kutsal bir adakla yüce, ölümsüz, kutsal ikili olan Ahura ve Mithra'ya, Spenta Mainyu'nun yaratıkları olan yıldızlara, ışık saçan, görkemli yıldız Tiştrya'ya, ışınlarında sığırın tohumunu barındıran Aya, Ahura Mazda'nın gözü olan, hızlı atların sahibi muhteşem Güneşe, eyaletlerin efendisi Mithra'ya sunarım ve ben tam ve kutsal bir adakla heybetli görkemli Ahura Mazda'ya (günü yöneten) ve azizlerin Fravaşilerine (aya ad veren) sunarım.'' (Sayfa: 196)
*
Yasana 9:
*
HOM YAŞT:
*
''..Zerdüşt konuştu: Haomaya övgüler olsun. Ey Haoma, bu maddi dünya için seni ilkin hangi adam hazırladı.? Ona hangi kutsallık sunuldu.? Ne elde etti.?
Bunun üzerine ölümü uzaklaştıran kutsal biri olan Haoma cevap verir: Beni maddi dünya için ilk hazırlayanlardan biri Vivanghvant (Kral Cemşid) idi. Bu kutsallık ona verildi; bu kazancı o elde etti, ona Yima adında, parlak olarak adlandırılan bir (birçok sürüsü olan, yeni doğacak olanların en görkemlisi, güneşe benzer adamlardan biri olan) oğul verildi ki o otoritesiyle hem sürüleri hem insanları ölümden kurtardı, hem bitkileri hem suları kuraklıktan kurtardı ve insanlar ölümsüz gıda yiyebildiler.'' (Sayfa: 200-201)
*
''..Zerdüşt konuştu: Hamd olsun Haoma'ya. Haoma iyidir, donanımlıdır, doğası gereği kesin ve haklıdır, içkin olarak iyidir, şifa verendir, güzel biçimlidir, işte iyidir, çalışmada en başarılıdır, altın sarısıdır, eğik filizleri vardır. En iyi içecek olduğu gibi, (kutsal uyarıcı yapısıyla) ruhu en çok besleyendir de.'' (Sayfa: 202)
*
Yasna 30:
*
''Şimdi görüntüleriyle ikiz olarak ortaya çıkan bu ilk iki Ruh; düşüncede, sözde ve eylemde biri İyidir, diğeri Kötü. Bu ikisinin arasında bilge olanlar doğruyu, aptallar ise doğru olmayanı seçti.'' (Sayfa: 232)
*
Yasna 38:
*
''Ey siz sular, şimdi de biz size hürmet ederiz, siz ki yağarsınız, siz ki havuzlarda, teknelerde toplanırsınız, siz ki ileriye doğru akarsınız. (Bizim yüklü gemilerimiz.?) siz ki Ahura'nın dişi Ahuralarısınız, siz ki yardımsever yollarla bize (herkese) hizmet edersiniz, sığsınız, gürül gürül akarsınız, yıkanmada etkilisiniz, biz sizi arayacağız her iki dünya için.! (..)
Ey sular, siz ki üretkensiniz, siz ki anaya yakışansınız; siz ki (kırılgan ve) muhtaç olanı (doğumdan önce) besleyen ısıyla birliktesiniz; siz ki (bir zamanlar) hepimizin yöneticileriydiniz. Şimdi biz size en iyi şekilde, en güzel şekilde hitap edeceğiz; bunlar sizin(dir); bizim adaklarımızın şu iyi (nesneleri) sizindir; siz ki bizim hastalığımıza, talihsizliğimize, bir kol uzunluğu kadar uzaktasınız; siz ki hayatımızın analarısınız.!'' (Sayfa: 244)
*
Yasna 45:
*
''Dünyanın başlangıcındaki iki ruhtan bahsedeceğim ki bunlardan kutsal olanı düşmanı olana şu şekilde konuştu: ''Biz ikimizin, ne düşünceleri, ne öğretileri, ne istekleri, ne inançları, ne sözleri, ne işleri, ne benlikleri, ne ruhları uyuşur.''
(..)
''Her şeyi gözleyen Ahura, aldatılamaz.'' (Sayfa: 253)
*
Yasna 46:
*
''..Yalancıya iyi olanın, kendisi de Yalancıdır; Doğru adamı seven de doğru adamdır..'' (Sayfa: 255)
*
Yasna 48:
*
''Ey Mazda, ne zaman soylular bu mesajı anlayacaklar.? Sen, Karapanların şeytanca aldattıkları, bu toprakların günahkâr efendilerinin amaçlarını kötü bir biçimde yerine getirdikleri, bu sarhoş olmanın kirliliğini, ne zaman cezalandıracaksın.?'' (Sayfa: 258)
*
Yasna 57:
*
''Baresman'ı ilk kez yayan; üç dalı, beş, dalı, yedi dalı ve dokuz dalı bizim için bir diz boyu yüksekliğine kadar, kalçanın ortasına kadar üst üste koyan; Cömert Ölümsüzler için, onlara tapmak için, onlara itaat etmek için, onları teskin etmek için, onları övmek için, bunu yapan ona hürmet ederiz.'' (Sayfa: 270)
*
BARESMA: Dini törenlerde kullanılan nar ağacının ince dalları.
*
Yasna 61:
*
''Evet, biz bunu, azizlerin katilleriyle mücadele etmek ve onları yıkmak için, İnancımızdan nefret edip bize işkence çektirenlerle, ayinleri ezen, tümüyle zulüm dolu ölüm olanlarla mücadele etmek için ve onları yıkmak için yapalım.'' (Sayfa: 278)
*
Yasna 62:
*
''..ruhun, çok önceden, ileriyi görebilme gücüne sahip olabileyim..'' (Sayfa: 279)
*
Yasna 65:
*
''(Ardvi Sura Anahita) bütün erkek varlıklarının tohumunu arılaştırır, doğuran bütün kadınların rahimlerini kutsar, bütün kadınları çalışmada kısmetli yapar, bütün kadınların sütünün düzenli ve zamanında akmasını sağlar.'' (Sayfa: 281)
*
Ardvi Sura Anahita: Güçlü, kusursuz Anahita; suyu temsil eden dişi yazad.
*
Yasna 68:
*
''..(bizim inancımızı rahatsız eden ve onu yıkmak isteyen) Aşemaogha'nın; tümüyle ölüm olan melun tiranın, nefret dolu kötülüğü ve (niyeti) olanlara (tapan) insan Daeva'nın incitici kötülüğüne karşı çıkmak için..'' (Sayfa: 284)
*
PARCALAR
*
AOGEMADAECA:
*
''Ve o kötü ruh Ahriman kutsanmış olanın ruhuna herhangi bir zarar veya tahribat vermekte kudretsiz kalacaktır.'' (Sayfa: 296)
*
''Hey sen, benim ölümlü bedenim, aklınla iyi şeyler düşün.!''
''Hey sen, benim ölümlü bedenim, dilinle iyi sözler söyle.!''
''Hey sen, benim ölümlü bedenim, ellerinle iyi şeyler yap.!''
*
Ahura Mazda'nın Zerdüşt'e seslendiği bir pasaj var:
*
''Ben yarattım, Ey Spitama Zerdüşt.! Yıldızları, ayı, güneşi ve kızıl alevli ateşi, köpekleri, kuşları ve beş hayvan türünü; ancak hepsinden daha iyisi ve büyüğü, benden sadakatle, Doğru Dindeki Aşa'nın Övgüsünü alan dürüst insanı yarattım.'' (Sayfa: 297)
*
''Birisi, ''Bu yedi Karşvareli yeryüzünde birisi ölecek'' dediği zaman, herkes ''Belki de o benim'' diye düşünmeli.''
*
''Nasıl olur da insanlar, o zorunlu yolculuk için erzak almazlar.'' (Sayfa: 298)
*
''Kör olanlar onlardır ki, bu dünyada, dini bilmezler, canlılara faydalı olmazlar ve ölüleri anmazlar.''
*
''Pek çok insanı, yanlış bilgilendirilenleri, mahveden cehalettir.'' (Sayfa: 299)
*
''Ahura Mazda şöyle dedi: Aştivihad ölümlülerin yok edilmesi için yaratıldı (ölümlüler onu gördüklerinde, öylesine çok korksunlar ki Druj ile mücadele edemesinler) ve kimse ondan kaçamaz (daha önce de söylendiği gibi.''
*
''Ölümsüzlüğün izini sürerek Doğudan Batıya giden ve onu bulamayan.'' (Sayfa: 300)
*
''Şüphesiz, hayvanları ve insanları yöneten kişi, yönetimi aracılığı ile onlara mutluluklar temin edinceye kadar bilgeliği kendisine pek az mutluluk sağlar.'' (Sayfa: 306)
*
''Ve ona, sanki kendi vicdanı, rüzgârda güzel, parlak, beyaz zırhlı, kuvvetli, uzun yapılı, dik duruşlu, iri göğüslü, güzel vücutlu, soylu, görkemli bir soydan, on beşindeki bir genç kızın ölçülerinde, dünyadaki en güzel şeyler kadar güzel bir genç kız şeklinde ona doğru ilerler.
Ve imanlı ruh ona soru sorarak hitap eder: ''Hangi kızsın sen, görmüş olduğum en güzel kız kimdir.?''
Ve onun kendi vicdanı olarak yanıt verir: ''Ey sen iyi düşüncelerin, iyi sözlerin ve iyi eylemlerin, doğru dinin delikanlısı, ben senin kendi vicdanınım.!'' (Sayfa: 320-321)
*
KHORDA AVESTA
*
''İyiliksever efendimiz Hürmüz'ün azameti ve zaferi artsın.'' (Sayfa: 341)


Hürmüz Boğazı (Arapça: مضيق هرمز - Madîk Hürmüz, Farsça: تنگه هرمز - Tange-ye Hormoz) Umman Körfezi ile Basra Körfezi'ni birbirine bağlayan boğazdır. Boğaz, Avesta'da adı geçen iyilik tanrısı Hürmüz'ün adını almıştır.
*
Boğazın kuzey kıyısında İran, güney kıyısında ise Umman toprakları bulunur. Genişliği 33 ila 95 kilometre kadardır. Qeshm, Hürmüz ve Hengam adalarını içerir ve özellikle Basra Körfezi'ndeki çeşitli limanlardan toplanan petrol, tankerler aracılığıyla bu su yolunu kullanarak dünyaya taşındığı için büyük stratejik ve ekonomik öneme sahiptir.
(Kaynak: Vikipedi)
*
''Hamdolsun sana, eşsiz gücü ve bilgeliğiyle, büyük dünyayı, altı üst düzey Amahraspand'ı, birçok harika Yazad'ı, parlak cennet Garothman'ı, gökyüzünün devrini, parlayan güneşi, parlak ayı, birbirinden farklı yıldızları, rüzgârı, atmosferi, suyu, ateşi, yeryüzünü, ağaçları, yararlı sığırları, madenleri ve insanoğlunu yaratan Büyük Mimar.
Hayranlık ve övgü sana olsun ey insanoğlunu yeryüzündeki bütün yaratıkların en büyüğü yapan, konuşma (yeteneğiyle), muhakeme gücüyle onları bütün zamanların egemenliği haline getiren ve Daevalara karşı muharebelerdeki mücadelede bütün yaratıkların yöneticisi haline getiren doğru Efendimiz.'' (Sayfa: 346)
*
''Nasıl Zerdüşt kendi canını bile bir adak olarak verirse.'' (Sayfa: 351)
*
''O zaman Zerdüşt dedi ki: Bana adını vahiyle indir..'' (..)
''Ahura Mazda ona cevap verdi: ''Ey kutsal Zerdüşt.! Benim adım sorulan sorulardan Biridir,
İkinci adım Sürü verendir
Üçüncü adım Güçlü olandır
Dördüncü adım Kusursuz Kutsallıktır
Beşinci adım Mazda tarafından yaratılmış bütün iyi şeylerdir, kutsal ilkenin dölüdür
Altıncı adım Anlayıştır
Yedinci adım Anlayışı Biridir
Sekizinci adım Bilgidir
Dokuzuncu adım Bilgili Biridir
Onuncu adım Refahtır
On birinci adım refah Üretendir
On ikinci adım AHURA (Tanrı)'dır
On üçüncü adım En İyilikseverdir
On dördüncü adım kendisinde Zarar Olmayandır
On beşinci adım Fethedilemezdir
On altıncı adım Hesap Yapandır
On yedinci adım Her Şeyi Görendir
O sekizinci adım Şifa Verendir
On dokuzuncu adım Yaratıcıdır
Yirminci adım MAZDA (Her Şeyi Bilen)'dır.'' (Sayfa: 357)
*
''Ve birçok mızrağı olan, düz mızrakları olan, havaya kaldırılmış mızrakları olan, büyük tahribat yapan mızrakları taşıyan orduların, kötülüğünü yok etmek istiyorsan; o zaman her gece ve her gün sen bu adlarımı oku.'' (Sayfa: 358)
*
''Adım hemen Fethedendir, adım her şeyi Fethedendir. Adım her şeye Biçim Verendir.'' (Sayfa: 358)
*
''Bunlar benim adlarımdır. Ve Ey Spitama Zerdüşt.! Bu dünyada her kim benim bu adlarımı gece ya da gündüz okur ve dile getirirse; her kim kalktığı zaman ya da uzandığı zaman; kutsal kuşağı bağladığı zaman ya da kutsal kuşağı çözdüğü zaman; kendi yerleşim alanından çıktığı zaman ya da kendi kabilesinden çıktığı zaman, ya da kendi ülkesinden çıktığı zaman, ya da başka bir ülkeye girdiği zaman bunları dile getirirse, o kişi ne o gün ne o gece, Aeşma gibi saldıran ve Druj zihniyetinde olan düşmanlarının silahlarıyla yaralanacaktır; ne bıçak, ne kurmalı yay, ne ok, ne kılıç, ne değnek, ne sapan ona ulaşacak ve o kişi yaralanmayacaktır.
Ancak bu adlar onu arkadan gelen, önden gelen, görülmeyen Druj'dan gelen, dişi iblis Varenya'dan gelen, fesatlık peşinde koşan kötülerden gelen, tümden ölüm olan o iblis Angra Mainyu'dan gelen darbelerden korumaya geleceklerdir. Sanki bir adamı gözetleyen binlerce adam varmış gibi olacaktır.'' (Sayfa: 359)
*
''Mazda tarafından yaratılan, at biçiminde gelen sulara hürmet ediyoruz.'' (Sayfa: 363-364)
*
''Turanlı katil Farnagrasyan ona yeryüzünün altındaki mağarasında yüzlerce erkek at, binlerce öküz ve on binlerce kuzu kurban etti.
Ondan bir lütuf diledi, dedi ki: ''Bunu bana bağışla, Ey iyi, en iyiliksever Ardvi Sura Anahita.! Bağışla ki Vouru-Kaşa denizinin ortasında dalgalanan ve Aryen halkına, doğanlara, daha doğmayanlara ve kutsal Zarathusthra'ya ait olan o Görkemi ele geçireyim.''
Ardvi Sura Anahita ona bu lütfu bağışlamadı.'' (Sayfa: 375)
*
Franrasyan, İran efsanesindeki Turan ya da Soğdlu akıncının adıdır. MS 3. yüzyılda Sasaniler döneminde yeni ekler yapılıp ardından Pehlevî (Fars) diline çevrilen Avesta adlı Zerdüştlük kitabının yeni nüshasında Afrasiyab, yani Alp Er Tunga ile ilgili rivayetler "Franrasyan" adı altında verilmiştir. Franrasyan, İranlı şair Firdevsî'nin Şehnâme adlı eserinde İran - Turan savaşlarının Turanlı kahramanı Afrasiyap (Efrasiyap, Efrasyab veya Afrasyab) olarak geçer. (Kaynak: Vikipedi)
*
''Ardvi Sura Anahita aceleyle ona güzel bedenli, son derece güçlü, uzun boylu, yüksek kuşaklı, muzaffer ırkın saf, soylu asili, ayak bileklerine kadar ayakkabı giyen, bütün süs-püslerle ve ışık saçan bir hizmetçi biçiminde geldi. O, suyun bir kısmını durgun hale getirdi, suyun bir kısmını ise akıttırdı ve ona iyi Vitanghuhaiti'nin üzerinden geçmek için kuru bir geçit bıraktı.'' (Sayfa: 379)
*
''..ay ile güneş arasında hüküm süren dostluğa kurban sunacağım.'' (Sayfa: 387)
*
''Bana bu lütfu bağışla, Ey iyi, en iyiliksever Drvaspa.' Bağışla ki Turanlı katil Franghrasyan'ı bağlayayım, onu zincire vurup sürükleyeyim, zincire bağlayıp Kral Husravah'a götüreyim ki Kral Husravah, insan babası Syavarşana'nın ve yarı insan Agraeratha'nın öldürülmesinin intikamını almak üzere onu suları tuzlu, derin Chaechasta gölünün arkasında öldürsün.
Mazda tarafından yaratılmış koruyucu, güçlü, kutsal Drvaspa, ona bu lütfu bağışladı..'' (Sayfa: 400-401)
*
''Akdi bozma ey Spitama.! Ne inançsızlarla girdiğin akdi, ne de senin kendi inancında olan inançlılarla girdiğin akdi. Çünkü Mithra hem inançlılara hem de inançsızlara sahip çıkar.'' (Sayfa: 403)
*
''..onun doğumunda ve büyümesinde sular ve bitkiler yetiştiler; onun doğumunda ve büyümesinde bütün yaratıklar ''Selam.!'' diye haykırdılar.
''Selam bize.! Çünkü o doğdu, Athravan, Spitama Zerdüşt.'' (Sayfa: 450)
*
''Biz vahşi hayvanların ve evcil hayvanların ruhlarına hürmet ediyoruz. Biz herhangi bir zamanda doğmuş, vicdanları iyilik için mücadele eden ya da edecek olan ya da etmiş olan kutsal adamların ve kutsal kadınların ruhlarına hürmet ediyoruz.'' (Sayfa: 463)
*
''Ahura tarafından yaratılmış Verethraghna ona, sarı kulakları, altın boynuzları olan, boynuzları üzerinde iyi biçimlenmiş Güç ve Zafer yüzen, Ahura tarafından yaratılmış güzel biçimli, güzel bir boğa biçiminde koşarak ikinci kez geldi.'' (Sayfa: 465)
*
''Ahura tarafından yaratılmış Verethraghna ona; yiğitliğin kaynaklarını, kolların gücünü, sağlam bir bedenin sağlığını, sağlam bir bedenin dayanıklılığını; gecenin karanlığında, gecenin ilk yarısında ve yağmurda, ister kuyruktan düşsün ister baştan düşsün, yerde yatan bir at kılını algılayabilen erkek atın görme görüşünü verdi.'' (Sayfa: 469)
*
''Ahura Mazda cevap verdi: ''Bırakın Aryen milletleri ona içkiler getirsin; bırakın Aryen milletleri onun için baresma demetleri bağlasın; bırakın Aryen milletleri onun için, beyaz olsun siyah olsun ya da herhangi bir renkten olsun ama hepsi aynı renkte olan bir ineğin kafasını pişirsin.
Bir katilin bu adaklardan almasına izin vermeyin..'' (Sayfa: 472)

Felsefe Tarihi 2, Hellenizmden Augustinus'a (Editörler: Umberto Eco - Riccardo Fedriga) (Çeviren: Leyla Tonguç Basmacı)

  HELLENİSTİK ÇAĞDA FELSEFE VE BİLİM * ''Klasik felsefenin Hellenistik döneminin genelde (Büyük İskender'in ölümünden tam olarak...