*
Joseph Conrad, modern edebiyatın kurucularından biridir. Radikal bir dünya görüşüne sahip olmayan, ama bireysel ve toplumsal bağlamlarda ahlâk sorununa büyük bir ilgiyle eğilen Conrad, eserlerinde bu sorunla hesaplaşmaya çalışmıştır. Uzun yıllar süren denizcilik deneyiminden yazarlığında ağırlıklı biçimde yararlanan, eserlerinin büyük bir çoğunluğunda deniz ve denizcilik temalarını kullanan Conrad, ayrıca ''sömürgecilik'' ilişkilerini de işlemiştir. Bu ilişkilerin işleniş tarzı günümüzdeki bazı olayları kavramak açısından büyük önem taşır. Karanlığın Yüreği, yazarın roman boyutunda işlediği uzun bir öyküsüdür. ''Sömürgecilik'' ve ''ahlâk'' sorunlarıyla ayrıntılı biçimde hesaplaştığı en güçlü eserlerinden biri olarak tanınır. Karanlığın Yüreği, ''80''li yıllarda yeni bir yorumla ele alınmış Francis Ford Coppola tarafından Vietnam Savaşı sırasında geçen bir öykü olarak Apocalypse Now (Kıyamet) filmine konu edilmiştir. Sadece eserin yazıldığı günden bu yana gördüğü ilgi ve Coppola'nın filminin klasik niteliği gözönüne alındığında bile, yazarın ele aldığı ahlâkî sorunların günümüzde de önemini koruduğu görülecektir. Sinan Fişek tarafından Türkçe'ye kazandırılan ve İletişim Yayınları'nca 3. basımı gerçekleştirilen Karanlığın Yüreği, Türkçe'de Zafer, Nostromo ve Razumov'un Öyküsü romanlarıyla tanıdığımız Joseph Conrad'ın en önemli eserleri arasındadır.
''..çoğu denizcilerin -denebilirse- durağan bir yaşantıları vardır. Hep evde olmayı düşünürler, evleri de -gemi- hep yanlarındadır. Ülkeleri de yanlarındadır hep: Deniz. Her gemi birbirine benzer, denizse hiç değişmez. Onlar için değişmez çevrelerinin önünden akıp giden yabancı kıyıları, yabancı yüzleri, yaşamın değişken görkemini örten, bir giz perdesi değil, biraz aşağılayıcı bir yadsımadır -çünkü- bir denizci için tek gizemli şey, yaşamındaki tek sevgili, yazgı kadar bilinmez olan denizdir.'' (Sayfa: 8 )
''..senin gücün yalnızca başkalarının güçsüzlüğünden doğan bir kazadır..'' (Sayfa: 10)
*
''Yalanı nasıl sevmediğimi, ondan nasıl nefret ettiğimi bilirsiniz -başkalarından iyi bir adam olduğum için değil, beni üzdüğü için. Bir ölüm tadı, bir ölümlülük lekesi vardır yalanda- bunlar da dünyada en sevmediğim, en nefret ettiğim, en unutmak istediğim şeylerdir. Beni kötü yapıyor, hasta ediyor yalan -çürük bir şey ısırmışım gibi. Huyum böyle olsa gerek.'' (Sayfa: 39)
*
''Çalışmaktan hoşlanmam -kimse hoşlanmaz- ama çalışmanın içinde olan şeyden, kendini bulabilme olanağından hoşlanırım. Kendi gerçeğini -kendin için, başkaları için değil- başka hiç kimsenin bilemeyeceği şeyi bulmak.. Başkaları dışa vuran oyunu görebilirler ancak, gerçek anlamını da hiçbir zaman kavrayamazlar.'' (Sayfa: 42)
*
''Aşırı keder bile sonunda şiddet yoluyla boşalabilir -ama genellikle duygusuzluğa dönüşür.'' (Sayfa: 63)
*
''Yaşamdan tek umulacak şey, insanın biraz kendini öğrenmesi -o da geç gelir hep- ve sönmek bilmeyen bir yığın pişmanlık.'' (Sayfa: 102-103)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder