Arka Kapak
*
Auschwitz Tutsağı Dita Kraus’un Gerçek Yaşam Öyküsüne Dayanan, Dünyadaki En Küçük –Ve En Tehlikeli– Kütüphanenin Hikâyesi
*
''Edita.. Sanki bir suç işlemiş gibi konuşuyorsun. Tek fark kadınlardan değil, erkeklerden hoşlanması.''
''Okulda bize bunun bir hastalık olduğunu söylemişlerdi.''
''Asıl hastalık, hoşgörüsüzlüktür.'' (Sayfa: 161)
*
''Bir akşamüstü dışarıda birinin ahşap giriş kapısına sarı X işareti boyamakta olduğunu görmüş ve koşarak inmişti. Elinde fırça olan genç alay eder gibi ona bakmıştı ve aldırmadan boyamayı sürdürmüştü. Fredy gencin üstüne atlamıştı ve yakasına öyle hızlı yapışmıştı ki boya kabı yere düşmüştü.
''Neden yapıyorsun bunu.?'' diye sormuştu gencin kolundaki gamalı haça bakarak, kendi ülkesinde olanlar karşısında hem öfkeli hem de şaşkındı.
''Siz Yahudiler medeniyet için tehlike arz ediyorsunuz.!'' diye haykırmıştı delikanlı küçümseyerek.
''Medeniyet mi.? Siz bütün gün yaşlıları itip kakarken, evlerin camlarını indirirken gelip bana medeniyet dersi mi vereceksiniz.? Sen medeniyetten ne anlarsın.. Siz Aryanlar Avrupa'nın kuzeyinde üstünüzde hayvan postları, elinizde sopalarla et pişirmeye çalışırken biz Yahudiler koca şehirler kuruyorduk.'' (Sayfa: 163)
''Neden yapıyorsun bunu.?'' diye sormuştu gencin kolundaki gamalı haça bakarak, kendi ülkesinde olanlar karşısında hem öfkeli hem de şaşkındı.
''Siz Yahudiler medeniyet için tehlike arz ediyorsunuz.!'' diye haykırmıştı delikanlı küçümseyerek.
''Medeniyet mi.? Siz bütün gün yaşlıları itip kakarken, evlerin camlarını indirirken gelip bana medeniyet dersi mi vereceksiniz.? Sen medeniyetten ne anlarsın.. Siz Aryanlar Avrupa'nın kuzeyinde üstünüzde hayvan postları, elinizde sopalarla et pişirmeye çalışırken biz Yahudiler koca şehirler kuruyorduk.'' (Sayfa: 163)
*
''Romanya en başından beri Nazileri desteklemişti. Victor Pestek, SS üniforması, belindeki sila*hı ve onbaşı rütbesiyle Auschwitz'de çok güçlü birine dönüşmüştü.'' (Sayfa: 196)
*
''Sonra işler sarpa sardı. Yumruk yumruğa kavgalardan zincire geçtiler. Akabinde sila*hlar geldi. Çingene tanıdıkları vardı ama esasen birçok Yahudi dostu olmuştu. Ladislaus gibi. Evine gider, okul ödevlerini birlikte yapar ya da beraber ormana kestane toplamaya giderlerdi. Bir gün neredeyse hiç farkına varmadan, bir elinde meşaleyle Ladislaus'un evini ya*kıyordu.
Geri çekilebilirdi fakat yapmadı. SS subaylarının maaşları iyiydi. Herkes sırtlarını sıvazlıyordu. Ailesi hayatında ilk kez onunla gurur duyuyordu, hatta ev iznine geldiğinde üniformasını yemek masasının üzerinde konu komşuya sergiliyorlardı.'' (Sayfa: 197)
*
''Her şey olup bittikten sonra mı, yoksa olaylar gerçekleşirken mi gülmek doğruydu, onu da sorguladı.
Sevdiklerin ölürken nasıl gülebilirsin.?
O gizemli gülümsemesi, yüzünden eksik olmayan Hirsch'i düşündü ve aniden bir aydınlanma yaşadı: Hirsch'in gülümsemesi, onun zaferiydi. Gülümsemesi karşısındakine şöyle diyordu: Bana sökmez. İnsanları ağlatmak için inşa edilmiş Auschwitz gibi bir yerde gülmek bir isyan hareketiydi.'' (Sayfa: 204)
*
''Karşında açık bir reçel kavanozu ile sürmek için bir dilim ekmek olmadığı sürece onurlu olmak kolaydı.''
(..)
''..nefret de aşka çok benziyordu; kime yönelteceğini seçemiyordun.'' (Sayfa: 217)